Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yedi Derste Vicdan Muhasebesi

Yekta Kopan

Yedi Derste Vicdan Muhasebesi Sözleri ve Alıntıları

Yedi Derste Vicdan Muhasebesi sözleri ve alıntılarını, Yedi Derste Vicdan Muhasebesi kitap alıntılarını, Yedi Derste Vicdan Muhasebesi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ki bazı sözlerin anlamı O sözlerin söylenişindedir;"
Neden ağlayamamıştım babamın cenazesinde? Yıllardır arada bir sorarım bu soruyu kendime. Bütün bir çocukluğum boyunca çok az gördüğüm için mi? Bir sürü arkadaşımın anlattığı baba anılarına sahip olmadığım için mi? Bilemiyorum.
Sayfa 38 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Temel atarken farkında olmadan deniz kumu mu katıyorum ne, içinde olduğum hiçbir yapı ayakta duramıyor. İşin kötüsü artık benim de ayakta duracak halim yok, içim dışım deprem yerine döndü.
Hafıza nasıl da hatırlamak iste­mediklerini bir sis perdesi arkasında bırakmayı başarıyor.
"Bazı aşklar, önceki mutsuzlukların bedelidir, biz de bir bedel ödüyoruz birbirimize her gün biraz daha yaklaşarak."
Sayfa 89 - Can YayınlarıKitabı okudu
Muavin pis pis bakıyor. İstediğin gibi bakabilirsin muavin, beni bu yoldan döndüremeyeceksin. Şu anda bu koltukta oturuyor olmanın benim için ne anlam taşıdığını bilemezsin. Doğruyu söylemek gerekirse birkaç saat öncesine kadar ben de bilmiyordum. Aslında her sabah bir şeyler olacağı hissiyle uyanıyorum ama o şeylerin ne olduğunu bilmiyorum. Bu yolculuk o bir türlü adlandıramadığım şeylerden biridir belki. Babam "şey" denmesine çok kızar. "'Şey' ne diyeceğini bilmeyen insanlar için bir kaçış kelimesidir," der. Demek ki ben ne diyeceğini bilemeyen insanlardanım. Ne diyeceğini, ne giyeceğini, ne yiyeceğini, ne edeceğini bilemeyen insanlar var bu dünyada Babamın nefret ettiği türden insanlar. İnsan türünün alt birimleri. Hayvanlar âleminin memeliler sınıfından insan türünün yaşamı "şey" diyerek geçiştiren birimi. Günü kitap okumakla geçirirse kendisini yaşamın gerisinde kalmış hisseden babaların spor sayfasına mahkûm kalmış oğulları. Zevzekler. Bütün bunlar seni ilgilendirmiyor muavin. İlgilendirmemeli zaten. Şu anda senin çok önemli bir işin var: Bana bakmak. Ne kadar da kötü bakıyor. Daha yola çıkmadan aramızda soğuk savaş başladı. Belki bu gerginliği sıcak çatışmaya döndürmeye kalkışır. Buna izin vermemeliyim çünkü burası onun çöplüğü, kozlar onun elinde. Nasıl olsa otobüsün içinde çay kahve servisi yaparken sıcak suyu üstüme boca etmek, kolonyayı gözüme sıkmak, suyumun içine pis parmağını sokmak gibi işten atılmasına neden olacak şeyler yapmaya cesaret edemez. Hem neden beni düşman olarak görsün ki, kim bilir her yolculukta ne garip insanlarla karşılaşıyor.
Sayfa 11 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
On dokuz-yirmi yaşlarında bir oğlan. Jöleli saçlar, kara bir gölgeyi andıran bıyık iki kaşının aradındaki kılların üstünde patlamaya hazır yanardağ benzeri bir sivilce. Geçip gidilen şehirlerden, kasabalardan, köylerden birinde bir yavuklusu vardır belki. Beyaz tenli, yüzü yerde bir kız. Onunla evlenebilmek için başlık parası biriktirmek zorunda. Kızın babası, "Benim senin gibi fakire verecek kızım yok," demiş, bizimki de o hırsla, o küskünlükle ve o gönül yarasıyla kendini yollara vurmuş. Kafasında hep kendi otobüsüyle kız evinin kapısına dayanmak fikri var. Acımasız baba, koca otobüsü ve kaytan bıyıklı şöförünü görünce, "Ah benim aslan oğlum, nasıl da kurulmuş koca otobüsün direksiyonuna, hadi bir an önce bas nikahı," diyecek ama bizim oğlan tek kelime etmeden basacak gaza, uzaklaşacak. Perdenin aralığından sevdalısına bakan kız, otobüsün uzaklaştığını görünce elindeki aynayı düşürecek, aynadaki yüzü bin parçaya bölünecek. Ama hani kızı seviyordu, yanıyordu onun aşkından? Yok, böyle olmadı, yanlış yaptım, oysa yeterince kitap okusaydım... Sırf oğlan babaya hava atacak diye kızcağız harcandı. Öyle bir şey yapmalı ki hem kızla evlenmeli hem de mal düşkünü babaya bir ders vermeli.
Sayfa 12 - Can YayınlarıKitabı okudu
Babamın okuttuğu kitapların içinde en sevdiğimin adı geliyor aklıma: Vahşetin Çağrısı. Vahşi yaşam durup durup bu gece mi çağırdı beni? "Ey ne diyeceğini bilemeyen insanlar, toplanın! Sizler de gelin ne giyeceğini, ne yiyeceğini, ne edeceğini bilemeyen kardeşlerimiz. Geride bırakın her şeyi, ailelerinizi, evliliklerinizi, işlerinizi buraya gelin. Bu geceden sonra bu mola yerinde yaşayacağız. Lideriniz benim. Ben sizi önceki yaşamınızdan gelen tehlikelere karşı koruyacağım, siz de bana itaat edeceksiniz. Şimdi hep birlikte bu güne kadar sesimizi çıkarmamızı engelleyenlere karşı... Bu son dediğimi unutun kardeşlerim, çünkü biliyoruz ki kimse bizi engellemedi, bize bizden başka engel yoktu. O zaman gelin hep birlikte kendimize karşı bir güzel uluyalım ve üç kere, "Yaşasın ne diyeceğini bilememek!" diye bağıralım. Uuuuu!!!"
Sayfa 31 - Can YayınlarıKitabı okudu
Bugünün önceki günlerden bir farkı var. Bir eksik. İnsan selinin arasına karışmamayı yeğlemiş biri. Sen gelmiyor musun sorusunu geçiştirmiş, masasından bile kalkmamış. Başı ellerinin arasında. Okuyor. Bir ara gözlerini kapatıp şakaklarını ovuyor. Sonra okumaya devam ediyor. Kaç kere okuduğu, hangi cümleleri kafasına kazımaya çalıştığı belli değil. Aniden arkasına yaslanıyor. Okuduğu satırların, yazının karşısında pes ediyor. Odada kimse olmadığı için uzun iç geçirmesinin iniltiye dönüştüğü duyulmuyor.
Sayfa 25 - Can YayınlarıKitabı okudu
Bu "diyorum"ların bir nedeni var tabii, aklınca beni pasif, düşüncesiz biri olmakla suçluyor: "Bak kardeşim ben bunları bunları gözümü bile kırpmadan, bir kelimemi bile sakınmadan diyorum. Ya sen ne diyorsun?" Diyorum, diyorum... Deme be, deme! Kafana saksı düşsün, hafızanı kaybet de hiçbir şey diyeme. Hiçbir şey demiyorum ben, demeyeceğim, susacağım. Bildiklerimi de seninle paylaşmayacağım. Ben ne diyeceğini bilemeyen insanlardanım.
Sayfa 16 - Can YayınlarıKitabı okudu
128 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.