En Yeni Yedikıta Dergisi - Sayı 148 (Aralık 2020) Sözleri ve Alıntıları
En Yeni Yedikıta Dergisi - Sayı 148 (Aralık 2020) sözleri ve alıntılarını, en yeni Yedikıta Dergisi - Sayı 148 (Aralık 2020) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Peki buna mukabil, Âdemoğlu ne yaptı? Önce zamanı anlamaya ve hayatında bir yere konumlandırmaya çalıştı.Sonra onu kâh bir kum saatinin haznesinde, kâh bir mumu eriten alevlerin içinde, kâh mekanik çarklar arasında zapt etmeye uğraştı.Saat kisvesiyle onu bazen en sevgili eşyası olarak koynunda sakladı, bazen de onun için özel kuleler yaptırdı böylece vakte hükmettiğini zannetti.Fakat asıl muvaffakiyetin, o vakitlerin nerede ve hangi uğurda harcadığı ile doğrudan irtibatlı olduğunu anladı mı?
Tarihçi ve nazır Ahmed Cevdet Paşa talebeyken medresede yatıp kalkarmış. Kabiliyetli ve çalışkan bir genç olduğu için Seyhülislâm Arif Hikmet, kendisini memur yapmak istemiş. Fakat Cevdet Paşa, bu teklifi kabul etmeyip medresede kalmak istemiş. Bunun üzerine şeyhülislâm şöyle konuşmuş:
"Canım, sen hele şu memurluğu al da yine burada kal. Ne zaman istersen ayrılabilirsin. Hem o zaman sana bir emekli maaşı da verirler.”
Cevdet Paşa gülerek "Bu hilebaz dünya, güzeller gibi peşinden koşana naz eder, kendinden kaçanı da kovalar." manasındaki șu beyti söylemiş:
Hubân-ı bi vefâ gibi dehr-i desise-bâz
Nâz ehline niyâz eyler, ehli niyâz'a nâz
Ey gönül bir derde düş kim anda dermân gizlidir
Gel karış bir katreye kim anda ummân gizlidir
Terk edüp cân u cihânı giy ferâgat cübbesin
Bu feragat cübbesinde sırr-ı sultan gizlidir
Vücudu gör ki heman aylı günlü sâatdir
Dakika fevt itmez subh u mesâ yürütür
Nazir İbrahim
(Vücut sanki takvimi de olan bir saattir, hikmet-i Ilahî sabah akşam bir dakika şaşmadan bu saati yürütür.)
“Dünya durdukça, eserlerimi gören akl-ı selim sabiplerinin, cabamın ciddiyetini göz önünde bulundurarak onlara insaf ile bakacaklarını ve beni hayır dualarla anacaklarını umarım, inşallah”
Yaşarken bütünlük duygusunun sürekli kaybolması, hep bölük pörçüklükler, bunların bir bütün hâlinde sunulduğu sanat eserlerini değerli ve cezbedici kılıyor. Hayatın içinde o hafiflikte insana rastlamamak, hep delici, bozucu çirkinlik katıcı başka şeylerin düşünceyi, görüntüyü zedelemek için yarışması, tedaviyi şiirde aramayı ya da geçmişi bir zaman öyle imiş gibi göstererek kaybın yasını tutmayı getiriyor. Iyi ki daha zarif insanların, daha ince duyuşlarını okuyabiliyoruz, farkına varabiliyoruz, gözümüzden leylekler, elimizden isınmış taşlar, ot kokuları, tan kızartıları geçiyor. İnsanın görüp, çekip yapabildigini çekilişi, arkada bıraktıkları ve hayalleri kalıyor. yapıp Zaten zaman da bu demek... II
Şule Gürbüz'ün "Saat Kitabı"nda yer alan “Alaturka Saat Alaturka Zaman" adlı makalesi
...Alaturka saat ise Müslüman toplumlarındaki hicrî takvim gibi zaman ölçümünün esasını, ibadet saatlerinin önemini öne alarak, daha önemlisi hayatın zaten bizzat ibadet saatlerine göre ayarlanması gerektiği düşüncesi ile Osmanlı zamanında kullanılmıştır.
Bu saat düzeni, akşam ezanı olması ile günün bitmesi yeni günün başlaması, sabah ezanı vakti de mümkün mertebe uyanık olmak hâli gibi sade, alengirsiz bir hayat yaşamayı öngörür. Şimdi olandan daha sakin, âsûde, telaşsız ve daha öte taraf için olan bir yaşantıya benziyor. Gece yarılarına kadar dışarıda olma, öğlenlere kadar yatma gibi hâllerin daha uzakta olduğu bir hayat gibi de görünüyor.
Alaturka saat kendi başına işlerliği ile değil, ayarlama ile râbitalı olduğundan Güneș'in eve girmiş, solmuş, ışıksız hâlidir. Hatta denebilir ki alaturka saat, gökteki Güneş'in evdeki gölgesidir.