Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

2011 Ekim

Yedikıta - Sayı 38

Yedikıta Dergisi

Yedikıta - Sayı 38 Gönderileri

Yedikıta - Sayı 38 kitaplarını, Yedikıta - Sayı 38 sözleri ve alıntılarını, Yedikıta - Sayı 38 yazarlarını, Yedikıta - Sayı 38 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Adam ihtiyacı
Halife Hz. Ömer (r.a.) bir mecliste hazır bulunanlara sordu:"Eğer dilediğiniz hemen kabul ediliverecek olsa ne dilerdiniz?"Birisi, "Benim falan vadi dolusu altınım olsun isterim. Onu harcayarak İslam'a daha çok hizmet edeyim." dedi.Bir başkası, "Şu kadar mal ve mülküm olsun isterdim.Gerektikçe onları sarf ederek dine faydalı olayım." dedi. Herkes buna benzer şeyler söyledi. Hz.Ömer hiçbirini beğenmedi. Bu defa meclistekiler, Hz. Ömer'e sordu: "Ya Ömer, peki sen ne dilerdin?"Cevap verdi: "Ben de İslam'a onlar vasıtasıyla hizmet edebilmek için Muâz,Sâlim, Ebû Ubeyde gibi adamlar yetissin isterdim..." (r.anhüm)
Osmanlı'nın düsturu olan en önemli ölçüyü, Osman Gazi'nin, oğlu orhan gazi'ye yaptığı vasiyette" oğlum bizim meselemiz Allah yolu ve maksadımız Allah'ın dinini yaymaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik davası değildir. "
Reklam
Aslen Oğuzlar'ın Kınık boyuna mensup olan Selcuklular, uzun mücadelelerden sonra Orta Asya'dan Akdeniz'e, AralGölü'nden Mısır'a kadar uzanan geniş bir devlet kurmayı başarmışlardır. Başlangıcta ülkeyi hanedanın ortak sorumluluğunda kabul eden ve adem-i merkeziyetçi bir teskilâtlanma içerisine giren Tugrul Bey'in zamanla eski İran idarî geleneklerinden etkilendiği görülmektedir. ... Bu konuda Nizâmü'l-Mülk'ün gayretleri kuşkusuz seleflerini gölgede bırakmıştır. Onun çabaları neticesinde:askeri cephesi Türk, bürokrasi cephesi ise İranlılar'a dayanan bir devlet sistemi kurulmustur.
Mondrostan sonra tarsusta bir hadise
Osmanlı bayrağını Yeni Cami minaresine sen mi cektin?" "Evet, efendim ben çektim..." "Peki, buranın isgal altında bulunduğunu ve Osmanlı bayrağının çekilmesinin yasak olduğunu bilmiyor musun?" "Biliyorum. Ancak, siz de bilirsiniz ki padişahımız bütün Müslümanların halifesidir. Peygamber Efendimiz'in vekilidir. (Bu arada halife ve peygamber kelimelerini duyan Cezayirli yüzbaşı derhal ayağa kalkarak selam durumuna geçti ve öylece kaldı.) Siz Hıristiyanların pazarları nasıl mukaddes ise bizim de cumamız öyledir. Minare alemine çektiğim bayrak, aynı zamanda bütün Müslümanların da bayrağıdır. Sizin Hintli (Pakistanlı), Cezayir ve Tunuslu Müslüman askerleriniz beni sıkıştırdılar, onların ısrarı üzerine çektim. Andre, bir Hacı Dede'ye bir de hâlâ selam durumunda ayakta duran Çezayirli yüzbaşıya baktı. İşi tatlıya bağlamak lüzumunu duydu. Yüzünde saskın ve sinirli bir ifade vardı. "Bak," dedi. "Bu seferlik seni affediyorum. Bundan böyle bana danışmadan böyle bir sey yaparsan seni Beyrut Yüksek Mahkemesi'ne gönderir, hapislerde çürütürüm..." Hacı Dede ile Cezayirli yüzbaşı göz göze geldiler, din kardeşliğinin saf ve temiz ifadesi yüzlerinden okunuyor, ikisinin de gözleri gülüyordu.
Fransızların Akkâ kuşatması ellinci gününe yaklaşırken, Cezzar Ahmed Paşa'ya yardım için Konya'ya talimat gelmişti. Bunun üzerine Koç Bekir Ağa kumandasında 3.000 kişilik iyi yetiştirilmiş bir Nizam-ı Cedîd kuvveti Akka'ya doğru süratle hareket etti. O tarihe kadar girdiği mücadele ve savaşlarda genellikle galibiyet elde etmiş olan Napolyon Bonaparte, "ilk büyük mağlubiyet"i böylece Akka önlerinde tatmıştı. Onun ömür boyu unutamadığı bu müthiş yenilgide, Koç Bekir Ağa'nın idaresinde kaleye gelen yardımın rolü çok büyüktür.
Cezzar Ahmed Paşa ve ordusu Akkâ Kalesi'ni kahramanca savunurken onlara destek olarak gönderilen ve savaşın kazanılmasında önemli rolü olan bir kişi vardı: Konyalı Koç Bekir Ağa. Son derecede disiplinli, ciddî, tavizsiz ve otoriter bir kumandandı...
Reklam
"Sultan Abdülaziz'in katlini bir de kızı Nazime Sultan'ın sözlerinden tarihe kaydettik. Umulur ki, Mithat Paşa ve ortaklarının tertibi ile kanlı bir şekilde hayatına son verilen bir padişahın vefatı hakkında şüphe ve tereddüde mahal kalmaz. Ümid ederiz ki, bundan sonra Mithat Paşa ve ortaklarının bu cinayetini dile getirmeyi intihar diyerek ört bas edenler, bütün bunlardan sonra yine padişahın intihar ettiğini iddia ederek başka bir yanlışa ortak olma cinayetini islemezler." "Hakikat bir gün olur tezahür eder Mezara dahi gömülecek olsa"
Emir Efendi Hazretleri, ilim tahsilinin yanında tasavvufa da büyük ehemmiyet verir, nerede bir tasavvuf büyüğünün adını duysa hemen oraya gider, o zatın sohbetlerinde bulunurdu. Cezbede iken bir gece rüyasında Hz Ali kerremallahu vecheyi, elinde Zülfikar olduğu halde gördü. Hz. Ali ona; "Oğlum! Ummân erlerini istersen Vize'ye git. Orada bulursun." buyurdu. Emirefendi uyanınca derhal yolculuk hazırlığı yaptı. Bugün Kırklareli'nin bir ilçesi olan Vize'ye gitmek için yola çıktı. Vize'ye varması, güneşin doğma zamanına rastladı. Bu sırada, güneşin doğduğu taraftaki kırmızılığı seyreden birini gördü. Bu zat, Emir Osman'a; "Ey Emir! Eğer Ali'yi istersen işte Ali benim fakat şimdi süvari değilim." buyurdu. Bunun üzerine Emir Osman rüyasını hatırlayarak; "Fakat efendim, rüyada gördüğüm zaman onun Zülfikar'ı vardı" deyince, o zat belindeki kuşağa bağlı bulunan tesbihi çekmesi ile tesbih Zülfikar şeklini aldı. "Işte evladım! Bizim Zülfikar'ımız budur! "dedi. O sırada Emir Osman düşüp bayılmıştı kendine geldikten sonra, o zatın sohbetine girdi ki ismi Şeyh Alâüddin Ali Efendi idi.
Sayfa 59
Tuna, Osmanlı'nın sınır çizgisidir adeta..
Osmanlı'da akıncı beyleri Tuna Nehri üzerinden kaç kez geçip sefere çıkmışlarsa ona göre rütbe alırlarmış. Tuna'dan sadece su akmaz; bir tarih, bir medeniyet akar. Tuna- bizim medeniyetimize, Karadeniz'e, İstanbul'a doğru akar.
Sayfa 64
Âkıl isen rızk içün gerdûn-ı dûna eğme ser Âsyâb-âsâ yürü var ekmeğin taştan çıkar [Aklı başında bir insan isen, rızık için alçak dünyaya baş eğip muhtaç olma. Git, değirmen gibi, sen de ekmeğini taştan çıkar. Alnının teri ile kazan ve kimseye minnet etme!]
Sayfa 60 - Emir Osman Efendi
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.