Kitabı sıcağı sıcağına bitir bitirmez yazıyorum bu yorumu. Yılın son kitabı benim için güvenilir liman, comfort zone olan Ferrante ve Napoli dörtlemesinin ikinci kitabı oldu. Yıllar önce Türkçe’de yayınlandığı ilk yıl bitirmiştim seriyi, çok sevince bir de İngilizcesinden de okuyayım dedim ve HBO yapımı mükemmel uyarlamasını da izleyerek eş zamanlı ilerledim.
Bilindiği üzere 40’lı yııların sonlarında Napoli’de başlayan ve iki arkadaş(!) üzerinden ilerleyen ve nedense otobiyografik olduğunu düşündüğüm bu roman sadece bir dostluk ya da olay anlatımı değil; dönemin siyasi, toplumsal yönlerini de yansıtan bir panorama. Çocukluktan başlayan bildungsromanları severim ondan dolayı mı yoksa Ankara Üniversitesi İtalyanca günlerimin nostaljisi mi ama sadece
bunlar demek de çok büyük haksızlık olur romana, doğrudan, samimi ve iyi kurgulanmış bir kitap bu. Son olarak kendimi Elena’yı tutarken buldum çoğunlukla belki gizemli yazarımızla bağdaştırdığım için. Herkese iyi seneler dilerim.