Yeniçağ Avrupası'nda Diller ve Topluluklar
Peter BurkeSözler ve Alıntılar
Edebiyat Cumhuriyeti'nde Latince
Hayatının büyük kısmını memleketi Hollanda'nın dışında geçirmiş olan Erasmus'un ölüm döşeği dışında (son sözü 'lieve Godt'; 'sevgili tanrı') hiçbir yerde Flemenkçe konuştuğuna dair bir kayıt yoktur.
Sayfa 98Kitabı okuyor
Din Dilleri
Küçük Avrupa dillerinin matbaaya geçişi Rönesans'tan çok Reformasyon'a borçlu olunan bir gelişmedir.
Sayfa 130Kitabı okuyor
Dilbilimsel çeşitlilik
Bir adamı en çok gösteren dilidir: konuş ki göreyim seni. Hiçbir cam bir adamın şeklini ya da görünüşünü konuşması kadar güzel sunamaz.
Topluluk Problemi
Eğer gerçek topluluklar karman çorman ilişkilerden oluşuyorsa ideal olanlar -Benedict Anderson'un tanımıyla 'hayali topluluklar'- net sınırlara sahiptirler. Hayal edilen topluluklar, hayal gücünün diğer unsurları gibi gerçek etkilere sahiptirler. Belirli bir dili ya da bir dilin çeşitlemelerini dayatarak bir topluluk oluşturma girişiminin önemli sonuçları bulunmaktadır ve bunlar her zaman planlanan sonuçlar değildir. Bundan dolayı dillerin rolünü yalnızca bir topluluğun Birlik bağı hissinin yansımaları ya da ifadeleri olarak değil, aynı zamanda onların yapılanma ve bozulmalarının aracı olarak incelemek zorundayız.
Sayfa 24Kitabı okuyor
Topluluk Problemi
Dil ne kadar kendine özgüyse topluluk da o kadar birbirine bağlı olma eğilimindedir ve bunun tam tersi de geçerlidir. Bugün İngilizce konuşan bir topluluktan tekil olarak bahsetmek kulağa garip gelmektedir ve artık farklı topluluklarla konuştukları farklı 'İngilizcelerden' bahsetmek gerekmektedir
Dil ve Politika
II. Philip'in İspanya'da Arapçanın kullanımını yasaklaması da (1567) bu fikirle paraleldir. Ancak kralın temel endişesi büyük ihtimalle Arapçanın İslam dili olması, korkusu ise resmi olarak Hristiyan olan Morisko tebasının gerçekte gizli Müslümanlar olmasıdır.
Sayfa 126Kitabı okuyor
Karşılaştırmalı yaklaşım
...Borghini, İtalyancanın Dante'nin zamanından itibaren artan bir biçimde daha süslü hale geldiğini söylerken Bouhours 15. yüzyıldan itibaren Fransızca'da olduğu gibi dilin süslenmesinin davranışların süslenmesi ile beraber ortaya çıktığını ileri sürmüştür.