Hayatının büyük kısmını memleketi Hollanda'nın dışında geçirmiş olan Erasmus'un ölüm döşeği dışında (son sözü 'lieve Godt'; 'sevgili tanrı') hiçbir yerde Flemenkçe konuştuğuna dair bir kayıt yoktur.
...Borghini, İtalyancanın Dante'nin zamanından itibaren artan bir biçimde daha süslü hale geldiğini söylerken Bouhours 15. yüzyıldan itibaren Fransızca'da olduğu gibi dilin süslenmesinin davranışların süslenmesi ile beraber ortaya çıktığını ileri sürmüştür.
Dil ne kadar kendine özgüyse topluluk da o kadar birbirine bağlı olma eğilimindedir ve bunun tam tersi de geçerlidir. Bugün İngilizce konuşan bir topluluktan tekil olarak bahsetmek kulağa garip gelmektedir ve artık farklı topluluklarla konuştukları farklı 'İngilizcelerden' bahsetmek gerekmektedir
Eğer gerçek topluluklar karman çorman ilişkilerden oluşuyorsa ideal olanlar -Benedict Anderson'un tanımıyla 'hayali topluluklar'- net sınırlara sahiptirler. Hayal edilen topluluklar, hayal gücünün diğer unsurları gibi gerçek etkilere sahiptirler. Belirli bir dili ya da bir dilin çeşitlemelerini dayatarak bir topluluk oluşturma girişiminin önemli sonuçları bulunmaktadır ve bunlar her zaman planlanan sonuçlar değildir. Bundan dolayı dillerin rolünü yalnızca bir topluluğun Birlik bağı hissinin yansımaları ya da ifadeleri olarak değil, aynı zamanda onların yapılanma ve bozulmalarının aracı olarak incelemek zorundayız.
19 yüzyıl tarihçileri, milli birlik üzerine odaklanma eğilimindeydiler ve herhangi bir dil üstüne yazarken sanki o dil bir hayvan ya da bitkiymiş gibi 'evriminden' ya da 'büyümesinden' söz ederek sosyal çeşitliliği göz önüne almıyorlardı.
Bütün hilkat, geniş ve eşsiz kudretinde canı sıkılan bir tanrının kendi kendini eğlendirmek için icat ettiği bir oyundur. Hayat nimetlerinin değişikliği içinde bize, yaratıcı işaretten kalan en büyük miras bu can sıkıntısıdır.
...kendimi içimde uğursuz bir musiki gibi yükseldiğini hissettiğim düşüncelere bırakmıştım: Ne diye bunun böyle olmasından mustaribim?" diyordum. "Niçin mutlaka hayatta bir devam istemeli ve neden bir ihtiras sahibi olmalı? Bütün bunların lüzumu ne? Bütün pınarlardan içmiş olsam bile ne çıkar?..."