Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hilâl

Bütün hilkat, geniş ve eşsiz kudretinde canı sıkılan bir tanrının kendi kendini eğlendirmek için icat ettiği bir oyundur. Hayat nimetlerinin değişikliği içinde bize, yaratıcı işaretten kalan en büyük miras bu can sıkıntısıdır.
Reklam
...kendimi içimde uğursuz bir musiki gibi yükseldiğini hissettiğim düşüncelere bırakmıştım: Ne diye bunun böyle olmasından mustaribim?" diyordum. "Niçin mutlaka hayatta bir devam istemeli ve neden bir ihtiras sahibi olmalı? Bütün bunların lüzumu ne? Bütün pınarlardan içmiş olsam bile ne çıkar?..."
Yavaş yavaş etrafımda sadece ölümü görmeye başlamıştım. Kendi kendime "Ondan başka ne olabilir ki..." dedim, meğer ki can sıkıntısı ola.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şüphesiz bugünün büyük meseleleri var. Fakat hiçbiri kanla halledilemeyecek, insan ruhu kendi gerçeklerine erişene kadar bu acıyı çekecek.
İnsan kaderinin büyük taraflarından biri de bugün attığı adımın kendisini nereye götüreceğini bilmemesidir.
Reklam
Ve konuşmayı sevenlerden, onu sanat hâline getirenlerdendi.
Mütareke yıllarında Ermeni meselesi dolayısıyla Erzurum'a gelmiş olan Amerikan heyetine o zamanın belediye reisi Zakir Bey'in verdiği cevabı kim hatırlamaz? Tercümana: "- Dilmaç, bana bak, bu beyler uzun boylu anlatıyorlar. Ben kısa bir misalle Erzurum'da ekseriyet kimlerdeydi, Generale anlatayım." diyerek heyeti oturdukları evin penceresine götürmüş, "- Bakın, şurada bütün şehri saran bir taşlık var. Onun da ortasında yirmide biri kadar duvarla çevrilmiş bir yer var. O büyük taşlık Müslüman mezarlığı, o küçüğü de Ermeni mezarlığıdır: bunlar kendi ölülerini yemediler ya!" demiş. Erzurum'da Türklerin daima ezici bir çoğunluk halinde yaşadıkları bin türlü şekilde gösterilebilirdi.
Belki de bu kapalı kış aylarının beslediği sohbet yüzünden hemen her Erzurumlu biraz nükteci, biraz hicivcidir.
Erzurum'un asıl hayatını bu esnaf yapıyordu. Asıl güzel olan şey de sağlam bir sınıf şuuruna ermesi, yukarıya imrenmeden kendisini aşağıya açık tutmasıydı. Esnaf kadını, eşraf kadınının giydikleri elbiseleri giymez yani kutnu'larla sırmalı elbiselerle süslenmezdi. İş terbiyesi almış, eli işlediği, yarattığı için nefsine saygı duygusu yerleşmiş şahsiyetli, kendine güvenir vatandaşlardan teşekkür etmiş bir kalabalık...
Toprak sahiplerinin kızlarından alınan kadınlara "paşa" denir, esnaf zümresinden seçilenler yahut dışarıdan alınanlar veya cariyeliklerden gelenler "hanım" olurdu.
Reklam
429 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë
8.1/10 · 42,2bin okunma
263 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap. Kitabın sonlarına doğru gözlerim dolu dolu okudum. Medrese ve mektep kavgası ile başlayan kitap sonra daha da derinleşiyor. Aslında o zamandan bu zamana bazı meseleleri halledememiş olmak oldukça üzücü... Ömrünü inandığı şey uğruna harcayan bir adamın nihayetinde hayal kırıklığı ile bir başına kalmasın şahitlik edeceksiniz. Bu dönem kitapları özellikle gençlere daha fazla okutulmalı. Zira tarihin tekerür ettiği apaçık ortada. Bu ülkenin ne güçlüklerle kurulduğunu böyle kitaplar sayesinde daha da derinden hissediyoruz. Okuduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Yeşil Gece
Yeşil GeceReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 20183,463 okunma
266 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.