Fakat acınası bir kimsedir her şeyi ergören
Meydana gelen olaylardan dönmeyen başı,
Her türlü eyleme, her türlü söze
Ergörülerinin çevirisinde nefret duyan
Ve yüreğini deneyimin soğuttuğu kimse
Ve kendisinden geçmeyi yasak ettiği kimse!
Uzun bir süreliğine... sonsuzca... Ardından onun
Yeter artık güzergahında tek bir yolun
Dolaştığımız bizim dünya yüzünde. Kutlayalım
Birbirimizi erdiğimiz kıyıda. Yaşasın kıyı!
Çoktan (değil mi?) buraya ermek zamanıydı!
Ortasında sinsi, yüreksiz,
Zirzop, şımartılmış çocukların,
Kıyacıların hem gülünç hem neşesiz,
Küt uslu, yapışkan yargıçların,
Ortasında yosmaların dua düşkünü.
Ortasında dalkavukların gönüllü,
Ortasında her günkü moda sahnelerin,
Nazikçe, güleryüzlü ihanetlerin,
Ortasında soğuk kararlarının
Katı yürekli bir koşturuşun,
Ortasında bezdirici boşluğunun
Hesaplaşmaların, düşüncelerin ve konuşmaların,
O burgaçta, ki sizlerle ben durmaksızın
Sevgili dostlarım benim, yıkanmaktayız.
Dilber kadınlara artık sevdalanmıyordu,
Ama kur yapıyordu onlara gelişigüzel;
Reddettiler mi – bir anda teselli buluyordu;
Aldattılar mı – hoşnuttu dinlenmekten.
Kolay inanır olduğu böylesine,
Göklerin arzusuyla kendisine
Başkaldırıcı bir düş gücü,
Bir us ve dirimli bir istenç
Ve anlık düşüncesine buyruk bir baş
Ve alazlı ve ince bir yürek verildiği için
Acaba ona bağışlamaz mıydınız
Siz tutkuların uçarılıklarını?