“Olağanüstü dönemler ve olaylar yaşamanın olgunlaştığı bir ülkede neyin gerçek, neyin gerçek olmadığını ayırt etmek kolay olmasa gerek. Elibol bunu; ilk romanı olan DİRENEN HALİÇ’teki olayları yaşamış birinin doğrudan aktarımı denebilecek türden gerçekçi anlatımına karşın, YIKIK EVDE DÜŞ’te bizi öyle bir çizgiye götürecek irdeler ki, yıkık ev mi gerçek, gerçek mi biraz yıkık ev seçemeyiz çoğu kez? Tıpkı yaşamın kendisi gibi. Düşte gerçeği, gerçekte düşü yaşarız.”