Okula yeni biri geliyor ve ismi de ne mi? Yıldızkız! Yıldızkız... ne kadar garip bi isim, değil mi? Anne babası ne düşünüp de koymuş ki bunu? Peki, Cepfaresi'ne ne demeli? Bazılarına çok korkunç gelebilir hatta. Peki kim veriyor bu isimleri ona? Anne babası böyle çabuk mu isim değiştiriyordu? Hayır, kendisi. Sıkıldıkça ismini değiştiriyor, bi gömlek gibi!
Çok garip, isminden ilk görünümünü alıyorlar. Hiç alışılmadık, yani farklı. Sadece ismi de değil, kendisi de tamamen farklı, başka dünyadan sanki. Yağmurda dans etmek mi? Delilik! Kim okula uzun eteklerle gelirdi ki? Saçmalık! Herkesin doğum gününde karşısına geçip ukulelesi ile şarkı söylemek mi? Korkunç! Farklılığı herkesi korkutuyor, en arkadaş canlısı kişi ile arkadaş olmaya korkuyorlar.
Tabii, korkunç buldukları kadar da ilginç buluyorlar. Yaklaşamıyorlar ama hayranlar. Leo da onlardan biri. Hikayeyi onun gözünden okuyoruz. Ve o da ne! Gittikçe Yıldızkızdan hoşlanmaya başlıyoruz! Yıldızkız da boş değil bize karşı! Bu muhteşem!
Ama insanların farklılığı kabul etmesi zor oluyor, hatta edemiyorlar. Kim ki bu kız, neden doğum günümüzde şarkı söyleyip bizi insanların önünde utandırıp, rezil ediyor ki? Neden farklı ki? Bu düşünceler etrafta uçuşuyor. Zamanla Leo da bunun farkına varıyor ve sonunda ya diğerlerini, ya da Yıldızkızı seçmeli olduğu bi durumda buluyor kendisini. İkisini de kaybetmek istemiyor, ama birini bırakırken buluyor kendini.
İlk kitap olduğu için kafanızda çok soru bırakarak sonlanıyor. İkinci kitaba mutlaka bakmanızı gerektirecek türden. Akıcı ve hemencecik okuyup bitirebileceğiniz bir kitap.
İyi okumalar dilerim.
