Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yıldızlı Atlas

Burhan Eren

Yıldızlı Atlas Gönderileri

Yıldızlı Atlas kitaplarını, Yıldızlı Atlas sözleri ve alıntılarını, Yıldızlı Atlas yazarlarını, Yıldızlı Atlas yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kalbimizin büyüdüğünü hissederiz kimi zamanlarda. Dünyanın bütün güzelliklerini içine alacak kadar büyüdüğünü… O kadar büyür ki kalbimiz; sanki bütün denizler kalbimizin kıyısına vurur, bütün nehirler kalbimize doğru akar. Sanki bütün kuşlar kalbimizden havalanır gökyüzüne. Ve sonra o kadar büyür ki kalbimiz, adımızın ne olduğunu unutuveririz. Çünkü o zaman kalbimiz, adımızdan önce gelir.
__Bir yıldız tut içinden. __Tuttum. __Bir yıldız daha tut içinden. Sonra bir yıldız daha. İçindeki yıldızlar çok olursa, ipil ipil aydınlık olur için.
Reklam
__Bir sayı tut içinden. __Tuttum. __İkiyle çarp. Onbeş ekle. Sonra ikiye böl. Tuttuğun sayıyı çıkar bu sayıdan. Yedi buçuk kalır geriye. Yedi buçuğu al, dondurmacıya git. Vişneli bir dondurma ısmarla kendine.
Benim Yüzlerce Öğretmenim Vardı İlkokulda dört öğretmenim vardı. Daha sonraki okullarda onlarca öğretmenim oldu. Şimdi yarısını bile sayamam onların. Birçok şey öğrendim onlardan. Öğrendiklerimin çoğu, hiçbir işe yaramadı. Zaten birçoğunu da unuttum daha sonra. Ama okulun dışında yüzlerce öğretmenim vardı. Onlardan binlerce şey öğrendim. Beyaz karanfiller çizmeyi ablamdan öğrendim. İlk şarkıyı da öteki ablamdan. Sevinci, uçurtmanın ipini tutan bir elden öğrendim. Coşkuyu arkadaşlarımın çizdikleri resimlerden öğrendim. Bir akşam babam eve dönmemişti; beklemeyi öğrendim. Vurduğum kuşun kanı, bembeyaz karın üzerine akınca; pişmanlığı, çaresizliği öğrendim. Açlığı, bir yoksulun elindeki ekmekten öğrendim. Kurumuş bir dere yatağından susuzluğu öğrendim. Kafeste çırpınan bir kuştan özgürlüğü öğrendim. Uçsuz bucaksız ne demek? Denizlerden onu öğrendim. Sessizliği, koca bir ormandan; sabretmeyi küçük bir karıncadan öğrendim. Çok sonraları dedem öldü. Dedemden ölümü öğrendim. Şiiri, içimde koşuşup duran atlardan öğrendim. Maviyi gökyüzünden, kırmızıyı gülden, sarıyı da ekinlerden öğrendim. Neydim ben, neden vardım bu dünyada, neredeydim; annemin yüzüne bakınca öğrendim.
Kimi metinlerde seslerini duyar gibi oluruz yazarların ve şairlerin. Ağlayan, gülen, itiraz eden, kabul eden, konuşan ve susan seslerini... Sonra, çevredeki sesler... Onlar da girer metinlerin içine. Sözgelimi Küçük Prens'in dostu için şöyle demiş biri: "Exupery bir cümlesini yerde yazmışsa, bir cümlesini de uçağında yazmıştır. Bu yüzden cümleleri arasından, sürekli motor sesleri gelir."
Geçenlerde yaşadığım bir şey şunu öğretti bana: İstese de çok uzağına gidemiyor insan kendisinin. Hangi trene binse içindeki bir adrese varıyor sonunda. Hangi rüzgara tutunsa kendine savruluyor; hangi denize açılsa, yine kendi kıyılarında buluyor kendini...
Reklam
Denizleri dökülmesin diye, kimi atlasların duvara asılmadığı doğrudur. Ama sanmıyorum doğru olsun, ağaçların soğuk kış günlerinde, kabuklarının altına pazen giydikleri...
Herkes bir şey söylüyor. Kimsenin kimseyi duyduğu yok. Herkesin kulağına eğilip susmak istiyorum!
İki cümle kurdum sen gittikten sonra. Birinin gülmesi tıpkı sen, biri benim küçüklüğüme benzedi...
Sayfa 115
475 öğeden 301 ile 310 arasındakiler gösteriliyor.