Öne Çıkan Yirminci Eş kitaplarını, öne çıkan Yirminci Eş sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Yirminci Eş yazarlarını, öne çıkan Yirminci Eş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İsmet, imparatorluk dili olan Türkçe’yle yazılmış, itinalı metne bir göz attı. Ekber’in dedesi, Hindistan’ın ilk Moğol İmparatoru Babür, ana dili Türkçe’yi, devletin resmi dili olarak seçmişti. Bunu bil hassa Aksak Timur’la ilişkilerinin devamı için tercih etmişti. Bu nesiller boyu böyle devam etmekteydi. İsmet ve Gıyas Bey Hindistan’a vardıklarında Türkçe bilmediklerinden, bu dili öğrenene kadar epey zorluk çekmişledi. Saray ve çevresindeki asiller Arapça ya da Hindu dilini kullanıyorlardı. Temeli Sanskritçe’ye dayanan bu diller Farsça’dan oldukça fazla kelime almıştı. İsmet ve Gıyas Bey artık bütün bu dilleri akıcı bir şekilde konuşabiliyorlardı. Evde kullandıkları dile gelince; daha çok Farsça, Hinduca ve Arapça’nın karışımı, tuhaf bir dildi. Çocuklar İsmet ile Gıyas Bey’in ana dilleri olan Farsça yerine, Hintçe kullanmayı yeğliyorlardı.
Yazar kitabın sonunda da belirttiği gibi kurguların olduğu da kitabı okurken anlaşılıyor. Ama bu da var ki Hint-Moğol İmparatorluğunu tanıma fırsatı vermiştir.
Hint-Moğol İmparatorluğu'nun yapı taşlarını nelere önem verdiğini, halkın yaşamı ve sosyal yaşamında yedikleri-içtikleri, giyim ve kuşamlarına değin bir çok şey içerir.
Saray halkının ve saray yaşantısını da yakından görme fırsatımız olmuştur. Sarayın(İmparatorluğu) önem verdiği dilin ne olduğunu duyunca gurur duymaktan da kendimi alamadım. "Türkçe"ye önem vermişlerdir.
Toplum yaşamında harfi harfine uyulması gereken kurallar vardı. Kişinin nasıl yaşaması ve nasıl yemesi gibi ya da nerede konuşulacağı, nerede susulacağı gibi... Ana baba evinde yaşarken, büyürken bu daha kolaydı.
Selim, insanlara babasının ona bıraktığı bu büyük mirası yaşatmada ne kadar yetenekli olduğunu gösterecekti. Halk, Ekberi’i sevdiği kadar onu da sevecekti. Bir gün yeni kuşaklar onu Adil Padişah ya da Dürüst İmparator olarak tanıyacaktı
Hindistana özel yemeklerden onların kültürlerinden bahartalrından hikayelerinden bahsetmiş ve aşkalarından kitap beni hindistana götürüp ordada bıraktı
Hiçbir kavuşma ne geç ne de erkenmiş. Yılların bazı duyguları eskitemediği gerçeğiyle yüz yüze kalkarak okunan bir kitaptı.
Taht aşkıyla yanıp tutuşan Selim ve güzelliğinin yanında kural tanımaz kişiliği ve zekasıyla onu arzulayan Mihrünisa. İlk görüşten itibaren yıllara boyun eğmeden tüm engelleri aşacak bir aşk hikayesi. Kitap aynı zamanda Hint-Moğol İmparatorluğuna dair saray işleyişi, taht oyunları ve kültürel konular hakkında da bilgi vermekte. Sayfalarında kaybolmanız dileğiyle...