Türkiye öyle bir ülke oldu ki, Atatürk'ten beri iktidara gelen her politika kuşağı, geriye doğru yönelen yarışta bir öncekine "taş" çıkartıyor. "Ekmeğini taştan çıkaran" halka ise "Bağrına taş basmak" işi kalıyor, her dönemde.
Şu halde halk ne kadar bilinçli ne kadar ileri ve uyanık, ne kadar insanca yetişirse, onun oluşturduğu devlet, hükümet, belediye ve bütün kuruluşlar o denli dinamik, yurt ve ulus sevgisiyle, halka hizmet aşkıyla o denli dolu olur. Halkı yükseltmek için her şeyden önce onun ruhunu yüceltmek, bunun için de ona düşünmeyi öğretmek, onu öte dünyaya dönük bir ümmet kalabalığı olmaktan çıkarıp, bu dünyada büyük devletler kurmuş yüce bir ulusun evlâtları olduğunun gurur ve bilinci içine sokmak, kısanın kısası, ona “emir kullarından” değil, “eşit insanlardan” oluşmuş bir toplumun üyeleri olduğunu öğretmek gerekir.
“Yaprağından çok çiçeği bulunan hercai menekşeler, renk renk giysiler ve takılar içinde, her bulundukları toplulukta gözleri kendi üzerlerine çekmek isteyen kimi genç hanımlara benzerler.