Yüklük

Ahmet Büke

Yüklük Posts

You can find Yüklük books, Yüklük quotes and quotes, Yüklük authors, Yüklük reviews and reviews on 1000Kitap.
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 9 hours
Gerçi o kıvamlı sıvı süzüyor bir sürü şeyi ama yine de geliyorlar. Duyu denilen şey bitse de hatırlama kalıyor geriye. O en güçlüsü çünkü. Anıların kodları zamanın en derinlerine işleniyor. Mesela ekmeğin kokusu değil ama ekmek kokusuyla ilgili anılar geri geliyor. Pankart sesleri, açılıp kapanan demir kapılar, sehpaya çıkan arkadaşlar, Pazar kahvaltısındaki ayva reçeli, eski cezvede kaynayan yumurta, rüzgarda kuruyan nevresimler, ipte unutulmuş mandalların kararması... Hepsi aniden geri geliyor. Ama onları tutamıyorsun da. Eski sandık kokusu gibi işte
Yüklük
YüklükAhmet Büke · Can Yayınları · 2014215 okunma
Biliyorum. Hepsini biliyorum. Bilmek başka bir görmek haliymiş.
Sayfa 34
Reklam
88 syf.
5/10 puan verdi
Ahmet Büke'nin öykülerinde kaçamadığınız bir alan olur. Genelde oraya sığınmaya çalışırsınız ancak yakalanırsınız. Fakat bu tadı yakalayamadım. Yüklük Büke'nin ilk öykü kitabı olduğunu zannettiğim bir kitaptı. Mevcut tarzından bir miktar uzaklaşmış. Gerçekçilikten de sıkılmış bir havadayken yazılmış bir kitap gibi geldi bana. Arasında 2 öyküyü beğendim. Diğerleri aklımdan silindi bile. Kitabın son kısmında yer alan yazarlara saygı kuşağı hoş fakat benim hiç ısınamadığım bir saygı duruşu. Daha farklı, daha yenilikçi ve yaratıcı yazarlık üzerine yapılan işleri daha çok seviyorum sanırım.
Yüklük
YüklükAhmet Büke · Can Yayınları · 2014215 okunma
Yaşamayı çok da büyütmemek lazım. İyi anılar iyi izler bırakmak lazım. Sonra onların esintisi geliyor.
Bütün fotoğraflar bize unuttuklarımızı hatırlatmak için vardır.
Yaşarken insanın işine yarayacak en güçlü his korkmak çünkü. Korkarsan helede onsuz yaşayamıyorum dersen iste o zaman bir umudun vardır.
Reklam
Annelerin acısını bilse insan; yani etinde bir saniye hissetse, kimse kimsenin canını yakmaz.
Sonra anladım ki, hep var olduğunu düşündüğümüz bir okur için yazıyoruz biz hikâyeri. Orada, bilmediğimiz bir yerde, cumbalı bir evde ya da apartman dairesinde, belki çocuklarını doyurmuş, çantalarını hazırlamış, yakalarını, önlüklerini takmış, sonra iki gözlerinden öpüp uğurlamış biri için yazıyoruz. Sabahın hayhuyu geçtikten sonra ferahlayacak. Belki de koşarak işe gidecek. İncire ya da tütüne. Yolda, Selçuk vapurunda iskele tarafına, bahar güneşine oturup kitabını açacak. Bizim hikâyemizi okuyacak. Mesut olacak ve huzurla saçlarını geriye atacak. Sonra da çaycı çocuğa gülümseyecek. Ha? Olmaz mı? Belki de biz işte onun için, bizi seven sadece bir okur için yazıyoruz bütün bunları.
Zamanı ağırlaştırın okurken. Televizyonu kapatın ve etrafınızdaki insanları uzaklaştırın.
Biz onlara dedik ki, elbette sizin bilmediğiniz öyküleri biz biliriz. Seni yazdıkların için küçümseyenler bilmiyorlar mı, onların akıllarını açıp yazdıklarını biz koyduk. Zenginlik istediler, verdik. Pahalı kumaşlar ve kervanlar dilediler; bir sabah kapılarının önüne koyduk. Ama yine de senin öykülerine güldüler. İçine yeis dolmasına izin verme. Sabretmekten vazgeçersen onlardan ne farkın kalır. Hem senin neyi becereceğini de biz bilirdik. Onun için çabalasan da, vazgeçsen de fark etmez. Ama vazgeçmemende büyük mükafatlar olabilir. Olmayabilir de.
Sayfa 51 - Can Yayınları
315 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.