Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tanrılar, Titanlar ve Kahramanlar

Yunan ve Roma Mitolojisi

Otto Seemann

Yunan ve Roma Mitolojisi Gönderileri

Yunan ve Roma Mitolojisi kitaplarını, Yunan ve Roma Mitolojisi sözleri ve alıntılarını, Yunan ve Roma Mitolojisi yazarlarını, Yunan ve Roma Mitolojisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
256 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 günde okudu
Meraklısına
Kitap Yunan mitolojisi ağırlıklı ama Roma İmparatorluğu'ndaki karşılıklarını da görüyoruz. Mitolojiye meraklı ve başlangıç düzeyinde okumak isteyenler için uygundur ancak bir tık fazlasını isteyenler için yetersiz olduğu görüşündeyim. Yunan mitolojisi aşırı karışık Zeus'un kaç eşi ve çocuğu var sayamadım. Kim kimle akraba, aile bağlarını gösteren güzel bir tablo olmalıydı. Hikayelerin yetersiz olduğunu düşünüyorum. Neil Gaiman'ın İskandinav Mitolojisi kitabıyla bunu kıyaslamak bile istemiyorum o derece. Akıcılığı da az sıkıldığım çok nokta oldu. Yine de okunur mu okunur tabi.
Yunan ve Roma Mitolojisi
Yunan ve Roma MitolojisiOtto Seemann · Maya Kitap · 2020143 okunma
Nuf Tufanı hikâyesine ne kadar da benziyor ;)
Deukalion görünüşe göre Prometheus'un oğludur ve karısı Pyrrha, Epimetheus ile Pandora'nın kızıdır. Zeus yozlaşmış üçüncü insan ırkını ya da Bronz Çağı bir tufanla yok etmeye karar verince Prometheus oğlunu uyarmış. O da sular yükselmeye başladığında eşiyle birlikte kaçmak için kendi başına bir gemi inşa etmiş. Dokuz gün ve dokuz gece sularda bir oraya bir buraya sallanmışlar ve sonunda gemisi Boeotia'daki Parnassos Dağı'nın zirvesine oturmuş. Karaya çıkmış ve derhal koruyucu Zeus adına kurban adamış. Bu minnettarlık hoşuna giden Zeus, onun insan ırkını yeniden kurma duasını yerine getirmiş, Deukalion, Pyrrha'ya Hermes aracılığıyla arkalarına taş atmalarını emretmiş. Taşların düştüğü yerden yeni bir insan ırkı ortaya çıkmış.
Sayfa 158 - Maya YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Pandora'nın kutusu açıldı
Uygarlığın başlangıcıyla, insanların daha önce tanımadığı birçok iblisin türediğine dair düşünce Pandora efsanesinde açıkça ifade edilir. Zeus insanların Prometheus'un hediyesini ellerinde tutmalarına izin vermiş fakat Hephaistos'a güzel bir kadın heykeli yapmasını emretmiştir. Tanrılar daha sonra bu heykele hayat bahşetmiş ve türlü hediyelerle süslemiş. Bu nedenle ona "tüm hediyeler" anlamına gelen Pandora ismi verilmiş. Afrodit ona aşk hissi uyandıran baştan çıkarıcı bir güzellik bahşetmiş, Athena onu her alanda eğitmiş, Hermes ise tatli dil ve kurnaz bir mizaç vermiş. Mevsimler ile Graceler ise kendisini çiçekler ve güzel kıyafetlerle süslemişler. Daha sonra Zeus onu Hermes'in rehberliğinde ahmak Epimetheus'a göndermiş. Epimetheus, erkek kardeşinin Zeus'tan hiçbir hediye almamasına dair uyarılarına rağmen Pandora'yı kabul edip kendisine eş yapmış. Epimetheus'un evinde açmasının yasak olduğu, içinde her türden hastalık ve illet olan kapalı bir kavanoz varmış. Pandora kapağını açmış ve tüm bunlar dışarı çıkmış. Önceden hiçbir hastalık ya da illetten kaygı duymayan insanlar, o günden beri acı çeke olmuş. Tam umut dışarı çıkacakken de Pandora kavanozu ka patmış. Bu yüzden hem Yunan söylenceleri hem de Încil'e ai gelenekler, kadını kötülük ve ölümün ilk nedeni olarak aynı şe kilde temsil eder.
Sayfa 157 - Maya YayınlarıKitabı okudu
Sirkülasyonlu işkence
En büyük suçluların cehennem diyarında karşılaştıkları cezalar, ozanların hayal gücü için çok verimli tema oluşturur. En meşhur suçlular Tityos, Tantalos, Sisifos, İksion ve Danaidlerdi. Leto'ya şiddet uygulamış olan Tityos'un cezası, iki akbaba sürekli olarak büyüyen karaciğerini kemirmesi ve yeryüzüne zinlenmesinden ibaretti. Atreidae, Agamemnon ve Menelaos'un atası olan Tantalos tanrılara yakın münasebete girmeye layık görülmüş, ta ki bir gün onların bilgeliğini kendi ığlu Pelops'un etini önlerine yesinler diye koyarak deneme cüretini gösterene dek. Bu suçundan dolayı sonsuz bir açlık ve susuzluk işkencesine mahkûm edilmiştir. Başının üstünde türlü tatlı meyvelerle dolu dallar sarkıyormuş ancak ne zaman elini uzatıp koparmaya çalışsa ani bir rüzgar çıkıp uzaklara savuruyormuş. Ayaklarının dibinde en saf ve temizinden bir nehir akıyormuş ama ne zaman eğilip susuzluğunu gidermek istese sular aniden yerin altında kayboluyormuş. Eskiden Corinth kralı olan Sisfos ise işlediği sayısız suç yüzünden tanrıların gazabına sebep olmuş. Nihayetinde, büyük bir kayayı yüksek bir dağın tepesine doğru yuvarlayarak çıkarmak zorunda bırakılmış. Ne zaman tepeye ulaşsa kata tekrar yuvarlanıp düzlüğe geri dönüyormuş. Kistahlıkta bunlardan ne fazla ne de eksik olan İksion'un elleri ve ayakları durmaksızın dönen bir tekerleğe bağlanmış. Son olarak babalarının emriyle düğün gecesi kocalarını katleden Danaidler ya da Danaos'un kızları, her yerinde delikleri olan ve bu yüzden asla dolmayan bir fıçıya su doldurmaya mahkum edilmişler.
Sayfa 142 - Maya YayınlarıKitabı okudu
Son yolculukta ilginç gelenekler
Tanrıların sevdiği kullanırının gönderildiği Elysian tarlalarının Homeros'taki aşağı dünyayla ilgisi yoktur, aksine Uzak Batı'da apayrı bir bölgede (Şanslılar Adası'nda) bulunduğu düşünülür. Sonradan aşağı dünyanın ana hatları daha açık bir şekilde belirlenmiştir. Artık yukarı dünyaya giriş çıkış için birkaç geçidi olan yeryüzünün merkezinde bir bölge olduğu düşünülmektedir. İçinden birkaç nehir geçer: Kokitos, Pyriphlegethon, Akheron ve Styx. Bunlardan sonuncusu, aşağı dünyanın etrafını birkaç kez çevrelemekte olup ancak somurtkan ve kaba sakallı yaşlı bir adam olarak tasvir edilen ölülerin kayıkçısı Kharon'un yardımıyla geçilebilir. Yunanlılar bu yüzden ruhu Kharon tarafından parası olmadığı için geri çevrilmesin diye ölülerin ağzına bir obolus (küçük bakır para) koyarlardı. Nehrin ötesindeki kıyıdaki büyük kapılarda girmek isteyen hiç kimseyi geri çevirmeyen ve Pluto'nun evinden kimsenin çıkmasına izin vermeyen üç başlı canavar, korkunç zebani Kerberos nöbet tutardı. Ruhların hepsi aşağı dünyaya vardıktan sonra Minos, Rhadamanthys ve Aiakos'un mahkemesine çıkmak zorundaydı. Hayatları dürüstçe geçenlerin sonsuz saadet dolu bir hayat geçirecekleri Elysium'a (cennete) girmelerine izin verilirdi. Diğer yandan yeryüzünde suçlu olup ahlaksız bir hayat sürenler, Erinyeler ve diğer habis cinler tarafından işkence gördükleri Tartarus'a gönderiliyordu. Belirgin bir şekilde kötü ya da iyi olmayanlar ise belli belirsiz gölgeler olarak can sıkıcı ve neşesiz bir varlık sürdükleri asphodel (çirişotu) çayırında (Araf) kalırdı.
Sayfa 141 - Maya YayınlarıKitabı okudu
Midas
Midas Anadolu'daki Frigya krallığının efsanevi kurucusudur. Buraya Makedonya'dan göç etmiştir. Gelenekler onu Kybele'nin oğlu yapmış ve gözdesi olduğundan kendisine olağanüstü bir varlık bahsedilmiştir. Ancak günümüzdeki insan evlatlarının çoğunda olduğu gibi zenginleştikçe altına karşı iştahı kabarmış ve sonunda yaptığı aptalca bir eylemin sonucunda kendi zenginliğini kurbanı olmuştur. Sarhoş Silenus bir gün Bacchus'un refakatinden dönerken yolunu kaybedip Midas'ın bahçesine girmiş. Midas onu büyük bir misafirperverlikle karşılayıp 10 gün boyunca şatafatlı bir şekilde ağırladıktan sonra Bacchus'a geri götürmüş. Cömertliğinden çok memnun olan tanrı, Midas'ı ne dilerse yerine getirmekle ödüllendirilmiş. Bunun üzerine Midas dokunduğu her şeyin altına dönüşmesini dilemiş. Doğal olarak bu dileğin mükafatı neredeyse mahvolmasına neden olmuş. Bundan ancak tanrının emriyle Paktolos Çayı'nda yıkanarak kurtulabilmiş. Daha genç dönemdeki bir öyküde ise Midas, Apollon ile Pan arasındaki müsabakada hakemlik yapmıştır. Oyunu ikincisinin lehinde kullandığı için tanrı kulaklarına eşek kulağına döndürülmüştür. Bu öykünün konusu Midas'ın vücudunun Silenus'a benzerliğinin nedenini açıkça izah eder.
Sayfa 121 - Maya YayınlarıKitabı okudu
103 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.