İnsan, azalarından çok dilini severdi. Dil hükmediciydi. Dil bir sihirbazdı. İnsan inanmak istediğine inanırdı. Kovalamazdı sözün gerçekliğini. Masal da bu yüzden tatlıydı. Gözeneklerinden içine sızarken mişli bir zaman, insan olmak istediği olurdu. Ama insan geçmiş zamanla suçlardı birbirini, şimdiki zamanla infaz eder, gelecek zamanla pişman olurdu.
Masal tadında keyifli bir okumadan sonra..
İnsanlar, masallara kanar mıydı sahiden?
Eskisi gibi olamazdı insan bir yalanın ardından. İllaki değişirdi bir şeyler. İllaki eksilir, azalırdı insan. Deva beklerken, heba olur, kendine el olurdu. Saydamlığını yitirir, paslanırdı.
Başta dilinden hoşlanmadığımı söylemeliyim ama hikayesi her karaktere ayrı ayrı büyük anlamlar yüklenmesi ve insanların ruh dünyalarının genişliğini kuvvetli betimlemesi sebebiyle beni hikayenin içine aldı ve biraz buruk biraz da merakla okudum. Etkileyici ve güzel.
Hep vermek nasıl bir duygudur? Hep dua etmek başkası için, hep borç vermek, hep affetmek, hep hizmet etmek, hep arayan olmak, hep susan olmak, hiç küsmemek, sabreden, Yahya olmak nasıl bir duygu mesela.. Yahya vermekten doğdu..
Hep vermek nasıl bir duygudur? Hep dua etmek başkası için, hep borç vermek, hep affetmek, hep hizmet etmek, hep arayan olmak, hep susan olmak, hiç küsmemek, sabreden, Yahya olmak nasıl bir duygu mesela.. Yahya vermekten doğdu..
Madem başkalarının kötülükleridir bizim kötülüklerimizi örten. Madem başkalarının günahıdır bizi günahsız olduğumuza inandıran. Madem başkalarının asiliğiyle uysal biliriz kendimizi, öyleyse en kötü ben değilim..