Selam, bir önceki kitabım Yürümenin Felsefesi'nden sonra bu kısa, yazar ile konuşma havasındaki kitap çok iyi geldi.
Kitap anlatı türünde ve 3 bölümden oluşuyor. İlk bölümde yazarın düşüncelerini daha çok dinliyoruz; ikinci bölümde, kabullenişleri dilimize yapışan kalıpları irdelemeler var; son bölümde ise -bu bölümün adı 'Zen Bildirgesi'- satır ve kelime oyunları güzeldi.
Kitabı okuması için bir arkadaşıma verdim bitirir bitirmez, alıntı paylaşamıyorum bu sebeple; ben kendi kütüphanemi oluşturma fikrinde bir insan değilim. Çocukken, ilkokul yıllarında,öğretmenimiz bizi semtimizde bulunan halk kütüphanesine götürmüştü ve bu kitaplar hepimizin diye anlatmıştı. Odalar dolusu kitaptan bahsediyorum. İlkokul yılları boyunca halk kütüphanesinden kitap okumaya başladım, bugün dahi kullanıyorum orayı küçük sevimli bir kütüphane. Yıllar geçtikçe başka kütüphanelere de merak saldım tabii, ortaokulda dershanemin kütüphanesini; lisede okulumuzun kapalı diye saklanan kütüphanesini ve üniversitede de -şu an yani :)- 2 kampüsümüzün de kütüphanesinden okumaya oraları da sahiplenmeye başladım. Sizlere de öneririm, kütüphaneleri yaşanmışlık kokan, ilk baskı kitaplar için ya da kitaplara harcayacağınız harçlıklarınızı korumak için de tercih edebilirsiniz. Hatırlatmadan geçmeyeceğim ki, kütüphane kitaplarını okurken sizden sonra o kitabı okumak isteyen insanlar olduğunu unutmayın, bir de okur okumaz iade etmeyi ihmal etmeyin.