Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeytindağı

Falih Rıfkı Atay

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
1923 de Kadın Ve Kızlarımıza, Namuslarımıza Verdiğimiz Değer
Bizim halimize bakınız. Şimdi Mustafa Paşa’da köylüler bana ihtiyar bir adam getirdiler. Kız arayan Bulgarlara köylü kızları haber verip teslim etmiş. Siz olsanız bu adama ne yaparsınız ? O vakitleri pek de yukarı kıvrık olmayan bıyıkları altından gülümseyerek: - Beni günaha soktu. Dayanamadım, öldürmeye mecbur oldum, dedi.
Sayfa 32 - Varlık Yayınları - Falih Rıfkı Atay - Zeytin DağıKitabı okudu
"1913'de bir Mustafa Kemal, yüzyıl sonrası için bile hayaldi, fantazi romanlarında bile yeri yoktu."
Sayfa 33 - Pozitif YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Arkadaşım Y.K. bahriye çatanası içinde Büyükada’ya giderken sordu: -Paşam söyler misiniz, bu harbe niçin girdik? -Aylık vermek için! -Hazine tamtakırdı. Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli, ya öbür tarafla birleşmeli idik. **** Kırtasiye ve maaş imparatorluğunun tarihi işte böyle biter.
Sayfa 117Kitabı okudu
İstasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene: -Benim Ahmet’i gördünüz mü? diyor. Hangi Ahmet’i yüz bin Ahmet’in hangisini? Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor: -Bu tarafa gitmişti, diyor. O tarafa? Aden’e mi, Medine’ye mi, Kanal’a mı, Sarıkamış’a mı, Bağdat’a mı? Ahmet’ini buz mu, kum mu, su mu, iskorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi? Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmet’ini görsen, ona da soracaksın -Ahmet’imi gördün mü? Hayır… Hiç birimiz Ahmet’ini görmedik. Fakat Ahmet’in her şeyi gördü. En alasından cehennemi gördü. Anadolu Ahmet’ini soruyor. Ahmet’i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek… Fakat biz Ahmet’i kumarda kaybettik!
Sayfa 116Kitabı okudu
"Dini bütün bir Müslümanım, demiştim. Öyleyim. Fakat Hristiyanlarda bir tek şeyi kıskandım: Kadına verilen itibar ve kıymeti!"
Sayfa 45 - Pozitif YayıncılıkKitabı okudu
Sokak inlemektedir. Büsbütün aç, bir parça ağaç kışrı ve bir kuru portakal kabuğu bile bulamayan, karınları bağırsaklarının içine karışmış, sürüne sürüne kaldırım üstüne çıkan iskelet insan iskeletlerinin son iniltisini dinliyorduk. -Cuâni… Cuâni… Yanımızdan bir çöp arabası geçti, kenarından bir kol sarktığını gördüm. Belediye, ölü ve can çekişenleri topluyordu. Gün doğmadan sokağı susturmak lazımdı. Yatağıma girdiğim zaman, içimin üzüntüsünü, elimi karnıma basarak dindirmek istiyordum.
Reklam
Bir gün Kurmay Başkanı bana demişti ki: -Suriye’de bizim ne kadar temelsiz olduğumuzun en iyi misali nedir, bilir misiniz? Yüzüne baktım. -Şu sekiz yaşında çocuğun, korkudan bana selam duruşu!
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.