Zikir, hassasiyetle belirlenmiş bir disiplinle, insanların içlerinde yoğunlaşan ilâhî vuslat duygusu, onların aşkın varlığı hissetmelerine (Allah'la yaşamalarına) yardımcı olma hâlidir.
Çünkü aşık süfi, gerçek zikrin, mâsivâyı unutarak, Allah'ı anmak olduğunu ve hakikat üzere Hakk'ı andığı zaman, yaptığı zikirde Allah'ın dışında her şeyi unuttuğu için, Allah'ın da kendisini koruyacağının şuurundadır.
Zikirle hayatını bütünleştiren kişi, bu ilâhî güzelliği sürekli Allah'la hemhâl durumuyla her tarafa aksettirir. O, evrenin hayat damarlarında akan bereket ve şifa ile bir bağ halindedir.