Sinan, “Yani hayattan bekleşey ben miydim?” diye sordu. “Söylemiştim, benim basit ve sıradan isteklerim var. Mesela birlikte kitap okuyup sonra okuduğumuz kitapla ilgili sohbet etmek bana yeter. Hayatımızdaki en büyük aksiyon da, kitap karakterleri hakkında tartışmak olmalı.”
Sayfa 402Kitabı okudu
“ Sık sık gençliğin edebiyata ilgi duymadığından şikayet edilir. Bu yanlış değil. Günümüz gençliği, bütün dünyada yavaş yavaş eğitimin kültürel ve kitapla ilintili bölümüne ilgisini kaybediyor. Hiç okumayan, tek bir kitap bile açmamış çok insan tanıyorum.”
Sayfa 75 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Kitap
Kimi, kitabın deryasına dalar; kimi, kitapla sohbet eder. Kimi, hoca beller kitabı; kimi, dost diye ünler. Kimi, vefalıdır; kimi, nazlıdır. Kimi, gecelerini aydınlatır kitabın şavkında; kimi, seher vakti buluşur cananıyla.
Sayfa 8
Kitapların aşkı vardır onlara aşk ile bakarsan sana binbir sır verirler. Ben okuduğum her kitapta buna inandım her okuduğum kitapla sohbet ettim diledim ki, onlarla dost olayım mutlu mesut kitaplarla gülüp, gamlı dertli kitaplarla ağlayayım.
"kitapların aşkı vardır. Onlara aşk ile bakarsan sana binbir sır verirler. Ben senelerden beri hep buna inandım. Her okuduğum kitapla sohbet ettim. Diledim ki onlarla dost olayım. Mutlu mesrur kitaplarla gülüp, gamlı dertli kitaplarla ağlayayım. Onlar benimle konuşsun ben onlara aşık olayım. Kitaplarında bir canı vardır ve onlar insanoğlundan çok daha uzun yaşarlar
Sayfa 274Kitabı okudu
Elinizdeki bu kitapla ilgili çalışmamın son günlerinde okuduğum, beni samimiyetiyle saran bir kitabı örnek verebilirim bu konuda: Ertuğrul Düzdağ tarafından kaleme alınan Ali Ulvi Kurucu'nun Hatıraları. Bu kitabı okuyup bitirdikten 15 gün sonra aklıma şu geldi: Acaba Ali Ulvi Kurucu burada anlattıklarını Ertuğrul Düzdağ ile sohbet ederek değil de kendisi doğrudan kaleme alsaydı yine böyle içten ve etkileyici olur muydu, yoksa “sohbet eden” Ali Ulvi Kurucu yerine “yazan” Ali Ulvi Kurucu daha resmi ve soğuk bir dil mi kullanırdı? Bunun cevabını belki hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz ama bizim geleneğimizin tek başına okumak ve yazmaktan çok, sohbet etme tarzında olması, belki de yazılması istenen pek çok konuyu bu yöntemle yazmak gerektiği konusunda bir fikir verebilir bize.
Reklam
ABİDİN NESİMİ 1911’de Bingöl'ün Kiğı ilçesinde doğdu. İlkokulu Mercan Sultanisinde, Orta ve Liseyi İstanbul Erkek Lisesinde okudu, Yüksek Öğrenimini İTÜ’nün (o zamanki adıyla Yüksek Mühendis Mektebi) Su Şubesinde yaptı. 1937-1949 yıllarında serbest çalıştı, 1949‘da Bayındırlık Bakanlığı hizmetine giren Abidin Nesimi evli ve 3 çocuk
Piri Reis’in hazin sonu
Pirî Reis, Osmanlı toplumunda oluşamamış bir eleştirel akılcı cemiyetin bir bilgin ve düşünür üzerinde yapacağı olumlu etkilerden hiç yararlanmadı; öyle bir toplumun oluşturacağı kütüphane, arşiv ve bilimsel iletişim gibi kurumlardan istifade edemedi; kimse yaptığı haritayla, yazdığı kitapla ilgilenip, onları en acımasız şekilde eleştirmedi; bunu yapabilmek için de coğrafi keşif gezileri düzenlemek acımasız şekilde eleştirip, hemen daha iyilerini yapmaya heveslenmedi bunu yapabilmek için de coğrafi keşif gezileri düzenlemek ihtiyacını hissetmedi. Tersine, Muhiddin Pirî'nin o zekâ ve merak dolu asil başı 1554'te Adıvar'ın "gayet haşin, cahil ve kaba bir kişi" diye anlattığı Basra valisi Kubad Paşa ile Mısır Valisi Dukaginoğlu Mehmet Paşa'nın, yaptıkları dedikodular sonucu, imparatorluğunun geleceğini Hürrem Sultan'ın entrikalarına teslim etmek basiretsizliğini göstermiş olan Kânuni Sultan Süleyman'ın bir başka basiretsiz kararıyla Mısır'da; ilk cihan haritasını onun babası Yavuz Sultan Selim'e kim bilir ne ümitlerle sunmus olduğu topraklara düştü; düşerken de Osmanlı'nın gelişen uygar dünyanın bir parçası olma umudunu da beraber sürükledi.
Sayfa 158Kitabı okudu
37 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.