Şarkıların daha ince kesik attığı, insanların daha az şaşırttığı, daha yorgun, daha buruk, daha temkinli, keşiften vazgeçtiğin, durmuş, durulmuş yaşlar... Oraya daha çok var sanırken, bu durağa ne zaman geldim ben diye şaştığın...
Anne babanla evladının arasında bir yerde. Yaşanmış yıllarla yaşanmamış yılların pişmanlığının birbirine karıştığı, başlangıçtan çok uzak, bitişe de daha var dediğin ama ne kadar kaldığını kestiremediğin, yirmili- otuzlu yaşların koşarak uzaklaştığı o yer işte.
İnsanın anne babasının ağladığı şarkıyı ağladığı bir yaş var ya. Oradayım işte ... Orası pek fena bir durak. Artık neyi nasıl yaşamaman gerektiğini öğrenmeye başladığın ama aslında önündeki zamanın azaldığını da anladığın o durak.