Ömür bir nehir misali akarken usulca, zaman ardına bile bakmadan geçerken böylesine hızlı, insanoğlu nasıl bir iz bırakıyor şu geçici dünyaya ...
Sahi, kalıcı izlerimiz var mı şu kısacık hayatımızda... Bir yerlerde bir amel-i Salih, bir samimi dua, bir fayda ile hatırlanır mıyız toprak olduğunda bedenlerimiz....
Bir rüzgar misali gelip geçiyor mu ömrümüz? Geçtikten saniyeler sonra unutulan...
Yoksa bir çınar ağacı olup köklerimizle sımsıkı sarıldığımız toprağa, bir gölgelik misali yararımız dokunuyor mu bir insan evladına...
Ölümüne dahi yas tutacak fırsatı vermeyen dünya ne kadar boştu; işte herkesin ortak paydada benimsediği gerçek buydu… İnsan geçiciliği hissettikten sonra böyle bir dünya ile nasıl sevinebilirdi ki?...
Bir Müslüman’a herhangi bir musibet, bir sıkıntı, bir keder, bir üzüntü, bir eziyet, bir gam dokunursa, hatta kendisine bir diken bile batarsa, mutlaka Allah bunları onun günahlarına kefaret yapar”
Müslim, Bir, 52
Her müslümanın ortak arzusu, kamil bir imanla Allah'a kavuşmak olmalıdır. Allah Teâlâ da böyle istemektedir. Bu da ancak Allah'ın emirlerine uygun yaşamakla mümkündür.