Görücü usulü evlilik
Görmeden, bilmeden bir kız alırlar, hiç sormadan bilmediği bir kocaya verirler. Acaba çocuk o kızla anlaşabilecek mi? Beğenecek mi? Sevecek mi? Kız da onu isteyecek mi? Babaları, anaları işin burasını hiç düşünmüyorlar.
Evlilik
Evlilik gerçekleşmeden önce erkek ile gelinin babası arasında, başlık parasının -ya da daha somut bir ifadeyle- satış fiyatının kararlaştırıldığı bir evlilik anlaşması yapılıyordu. Dolayısıyla, hukuki açıdan bakıldığında evlilik bir alım-satım sözleşmesi gibiydi. Daha sonra bu ödemenin yerine giderek çeyiz aldı. İlk başlarda erkeğin, ailesi
Sayfa 80 - Alfa YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
6-KADININ MİRAS HİSSESİ
Miras bölünürken, erkek çocuklara kız çocukların iki katı verilmesi, bazı kimselerin yanlış düşünmesine sebep olmaktadır. İslâm hukukundan önceki hukuk sistemlerinde kadına miras hissesi verilmemiş, hatta kadına hukuki tasarruf ehliyeti bile tanınmamıştı. Sadece Yahudi hukukunda, ancak erkek kardeşi olmayan kızlar babaları vasıyet ederse miras
-Aa, dadı! Şimdi beni kızdırıyorsun. Yirmi bir senedir beraber yaşıyoruz, tabiatımı anlamadın mı? Hiçbir defa sormadın, merhum kocam beni öyle mi almış? Ben bir kızı bir kere görmekle nasıl tanıyacağım? Yüzünü bile anlayamam.Sonra gelin yalnızca güzel mi olmalı? Ben bir kızı akıllı olmadıkça, iffetli olmadıkça, tabiatı iyi olmadıkça hiç kendime gelin yapar mıyım? Sonra benim beğendiğimi, senin beğendiğini oğlum beğenir mi bakalım? Cümle alem nasıl yapıyorsa biz de öyle yapalım diyorsun. Lakin görmez misin, el alemin çoğu bugün evlenir yarın kocası karısını yahut karısı kocasını bırakır. Bin türlü rezalet olur. Olacak tabi! Görmeden, bilmeden bir kız alırlar, hiç sormadan bilmediği bir kocaya verirler. Acaba çocuk o kızla anlaşabilecek mi? Beğenecek mi? Sevecek mi? Kız da onu isteyecek mi? Babaları, anaları işin burasını hiç düşünmüyorlar.
Sayfa 7 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri : Ömer Aslan, VI. Basım: Şubat 2020Kitabı okudu
Kızlarının kadife sesleriyle övünmeyi maharet sayan zamane anneleri, diploma her şeyden önce gelir diye düşünen zamane babaları; kızını Allah'a iyi bir kul olarak yetiştirebilmeyi öncelikli hedef edinecek yerde, mahremiyet hükümlerini kariyer yalanına kurban eden çağın ebeveynleri bizi temsil edemez. Bizi ancak ne bir yiyeceğin ne de bir içeceğin olmadığı hicazda kocası İbrahim onu Kabe'nin avlusuna bırakıp giderken "Bizi buraya bırakmanı sana Allah mı emretti" sorusuna karşı "evet" cevabını alınca "öyleyse gidebilirsin. O bizi asla zayi etmez" teslimiyetindeki Hz. Hacer ruhlu İslam kadınları temsil edebilir. Bizi sadece ve sadece, saçının bir telini bile namahremin görmesini ölüme denk sayacak derecede iffetine düşkün olan İslam kadınları temsil edebilir.
Kızlarının kadife sesleriyle övünmeyi maharet sayan zamane anneleri, diploma her şeyden önce gelir diye dü- şünen zamane babaları; kızını Allah'a iyi bir kul olarak yetiştirebilmeyi öncelikli hedef edinecek yerde, mahremiyet hükümlerini kariyer yalanına kurban eden çağın ebeveynleri bizi temsil edemez. Bizi ancak ne bir yiyeceğin ne de bir içeceğin olmadığı hicazda kocası İbrahim onu Kabe'nin avlusuna bırakıp giderken "Bizi buraya bırakmanı sana Allah (Azze ve celle) mı emretti" sorusuna karşı "evet" cevabını alınca "öyleyse gidebilirsin. O bizi asla zayi etmez"teslimiyetindeki Hz. Hacer ruhlu İslam kadınları temsil edebilir. Bizi sadece ve sadece, saçının bir telini bile namahremin görmesini ölüme denk sayacak derecede iffetine düşkün olan İslam kadınları temsil edebilir
Reklam
Görmeden, bilmeden bir kız alırlar, hiç sormadan bilmediği bir kocaya verirler. Acaba çocuk o kızla anlaşabilecek mi? Beğenecek mi? Sevecek mi? Kız da onu isteyecek mi? Babaları, anaları işin burasını hiç düşünmüyorlar.
Bu sebeple çocukların belli aralıklarla sadece babaları ele geçirecekleri özel zamanları olmalıdır.
Babalar ve kızları...
Kızlar babalarıyla ilişkide tanıdıkları ilk erkeği, bir erkeğin kadına davranışını ve kendisinin bir erkek tarafından ne kadar sevilebileceğini görürler. Bu sevilmeye layık olma durumunun ilk test sürüşü babanın sevgisiyle yapılır. Babaları tarafından, koşulsuz, dolu dolu sevilen ve hayranlıkla izlenen kız çocuklar, sevilmeye layık olduklarına ikna olurlar ve karşı cinsle pek az dertleri olur. Aidiyetsizlik, duygusal olarak güvende hissetmeme, yetecek kadar sevilmeme, beğenilmeme duygularıyla yetişen kız çocuklar ise erişkin kadınlar olduklarında, ya babadan alamadıklarını kocadan tahsil ederler ve talepkārlığın zirvesindedirler, yahut bir lokmacık sevilmeye ömürlerini adarlar, yahut kimseye eyvallahsız ve duygusuz yaşamaya yeninlidirler. Bu hikayenin final seçeneği çoktur ve ortak payda bu kadınların endişeli oluşudur.
Sayfa 136Kitabı okudu
“..Cümle alem nasıl yapıyorsa biz de öyle yapalım diyorsun. Lakin görmez misin, el alemin çoğu bugün evlenir yarın kocası karısını yahut karısı kocasını bırakır. Bin türlü rezalet olur. Olacak tabi! Görmeden, bilmeden bir kız alırlar, hiç sormadan bilmediği bir kocaya verirler. Acaba çocuk o kızla anlaşabi­ lecek mi? Beğenecek mi? Sevecek mi? Kız da onu isteyecek mi? Babaları, anaları işin burasını hiç düşünmüyorlar.”
Reklam
Antik Yunanda, 14 yaşındaki bir kız 30 yaşındaki bir erkek ile evlenebiliyordu. Kızlar çok erken yaşta, hemen ergenlik sonrasında evlendiklerinden, çoğu zaman kocaları babaları yaşında oluyordu.
Sayfa 144Kitabı okudu
Merhum Hüseyin Nihal Atsız'ın yaşadığı dönemde "Bu Memleket"
Bu memlekette insanları bir açgözlülük bürümüştür. Çabuk ve kolay kazanç için kaçakçılık, hırsızlık, dolandırıcılık, cinayet bol bol yapılmaktadır. Yoksul veya orta halli bir hayata razı olmayan birçok genç kız evlerinden kaçarak fuhuş yuvalarına düşmektedir. Gazeteler, evlerinden kaçan genç kız ve oğlanların babaları, anaları tarafından çağırıldığını gösteren ilânlarla dolusur. Disiplin ve kanunlara, nizamlara saygı kalmamıştır. Bu memleket geri zekâlılarla, delilerle, ruh hastalarıyla doludur. Ne belediye nizamları, ne devlet kanunları yürümektedir.
Sayfa 219
33/Ahzab Suresi
55. Onlara; Babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, hemcinsleri ve antlaşma ile hak sahibi oldukları ile serbestçe görüşmelerinde bir sakınca yoktur. Allah'a karşı takva sahibi olun. Kuşkusuz Allah, Her Şeye Tanık'tır.
Bir araştırmada 18. yüzyılın ikinci yarısında Amerikan çocuklarının yüzde 100'ünün sopayla, kırbaçla ya da diğer bir aletle dövüldüğü ortaya çıktı. Yasal sistemde de çocukların ceza ehliyeti olduğu kabul ediliyordu; Samuel Johnson'ın geçtiğimiz dönemde yayımlanan bir biyografisinde 18. yüzyıl İngiltere'sinde yedi yaşında bir kız çocuğunun bir iç etek çaldığı için asıldığı belirtiliyor. 20. yüzyılın başlarında bile, Alman çocukları "inat ederlerse kızgın ocağa oturtuluyor, günlerce yataklarına bağlanıyor, güçlendirmek için soğuk suya atılıyor ya da kara bırakılıyor [ve] her gün anne babaları yemek yerken ya da kitap okurken duvar dibindeki bir kütük üzerinde çömelmeye zorlanıyorlardı." Tuvalet eğitimi sırasında çocukların çoğuna lavmanlarla işkence yapılıyordu ve okulda "derilerinden duman çıkana kadar" dövülüyorlardı.
Sayfa 475Kitabı okudu
741 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.