Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bazı insanlardan kopmak güç. Bu bazen aileden biri olur bazen eski bir dost bazen yeni biri. Zihnimizde yok saysak da varlığı bir türlü son bulmuyor, kopamıyor insan. Ne tuhaf. Aynı kitapta geçiyor: "Yaşayan birinin yası nasıl tutulur diye soruyordu kendi kendine." Her şey bu soruda gizli sevgili okur. Yüreğimizden söküp attık mı birini,
"cinayet ve gasp dediğiniz şeylere savaş ve fetih denir, insanlık tarihinin ve büyük imparatorlukların en şanlı sayfaları bunlarla doludur. Özellikle, iri Pengueni suçlayarak onun mülkünün kaynağına ve hukukuna saldırıda bulunuyorsunuz. Bunu size kolayca kanıtlayabilirim: Toprağı ekmek bir şeydir, ona sahip olmak başka bir şey. Bu ikisi birbiriyle karıştırılmamalıdır. Mülk konusun da, ilk işgalcinin hukuku belirsiz ve temelsizdir. Oysa, fetih hakkı sağlam temellere dayanır. Tek saygıdeğer hukuk budur, çünkü kendini saydırmasını bilir. Mülkiyetin tek ve şanlı kaynağı güçtür. İşte bu yüzden mülk sahibi olana soylu denir. Çiftçiyi öldürüp tarlasını alan bu kızıl saçlı yiğit, bu toprak üzerinde ilk soylu hanedanı kurmuş bulunuyor
Reklam
Türk ordusunu coşkuyla karşılayan Ermeni köylüleri
"Gümrü bölgesi Ermenileri Taşnak subayını düşmanca karşılamış ve hatta birkaç defa Türklere teslim etmeye kalkmışlar. Birçok köyde halk tepkili ve askeriyeyi düşman olarak görüyor. İlhiab ve Kapanak köylerinde kızıl bayraklar çekilmiş (...) Subayım, M. Kapanak köyünde Selçan Ermenilerinden oluşan atlıların eşliğinde Türk süvari devriyesiyle karşılaşmış. Türkler, ekmek ve tuzla karşılanmış. Köylerde kadınlar kazanlarda yemekler hazırlamışlar. Subayım, yemeği kimin için hazırladıklarını sorduğunda şöyle cevap vermişler: 'Tabii ki Türkler için, sizin için değil.' "
Sayfa 24 - 31. BasımKitabı okuyor
80 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap hakkında ne söylesem bilemiyorum, bazen kitaplarda başkalarının görüp benim göremediğim bir şeyler aramaktan yoruldum. “Acaba yazar ne dedi?” “Hmm acaba şu kadehi şuraya koyarken bilmem neyin neyi oldu” şeklinde düşünmek beni yoruyor. 80 sayfalık bir kitabın bir amacı olmalı ya o şey o kitapda vardır ya da yoktor. Bir okur yazarın ne düşündüyünü çözmeye çalışırsa işimiz var demektir. “Kızıl Kahkaha” mesela yazar 80 sayfa yazmış ,savaşı bildiyim cümlelerle deyil ama öğle anlaşılır ruha işleyecek şekilde yazmış ki oturubda bu cümlesinde şu teoremi söyledi diye düşünmüyorsun. 80 sayfalık bir kitabın verdiği şey nettir yani neyi okuyorsan odur . Kitapta karakterini sonuna kadar sorguladığım bir yaşlı amcamız var ,üzgünüm ama fırının önünde kuyruk olmuş ekmek almaya çalışan insanlar üzerinde 10 dakika empati kuran, savaş hakkında bir kelime bile duymak istemeyen adamın , kendi uçkuruna düşkünlüğü yüzünden ,kendi boş anlamsız hayatına bir macera katmak için giriştiği zamparalığın ve o ölüm korkusu kapıya dayanınca, para karşılığında yattığı kadınla empati kurmaya bilmem ona bir şeyler öğretmeye çalışması ,en sonunda yaşlılar ve gençlerin ilişkileri yönünden kitap yazması falan bundan bilmem ne teorisi bilmem ne duygusu yok . Empati kurulucak bir olay örgüsü yok. Tolstoy “İvan İlyiçin Ölümü” daha güzel bir örnek. Bu kitapda yaşlı adam bir şey aramıyor ya da aydınlanmıyor, yozlaşmış kendi bencilliği içinde yaşayan ve kendi zevkleri yüzünden ölen yaşlı bir adam okuyoruz ,fazla anlam yüklemeyin
İyi Yürekli Yaşlı Adam ile Güzel Kızın Öyküsü
İyi Yürekli Yaşlı Adam ile Güzel Kızın ÖyküsüItalo Svevo · İthaki Yayınları · 2021602 okunma
"ekmek yemez, kızıl şarap içmezler, kanları yoktur mutlu tanrıların, bu yüzden ölümsüz derler onlara."
ÖMER HAYYAM(RUBAİLER)
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen; Suçumuza, duamıza önem vermeyen; Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık; Umudumu rahmetine bağlamışım ben Büyükse de isyanım, kötülüklerim, Yüce Tanrı' dan umut kesmiş değilim; Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın Rahmete kavuşur elbet kemiklerim. Tanrım bir geçim kapısı açıver bana; Kimseye
Reklam
Garson Bey'in de keşfettiği ve gözlerini kısarak bakmayı tercih ettiği boşluk, daha epeyce masanın üstünde asılı kalacakken bir bölümü Ağa Camii'nin akşam ezanını hızlıca okuyan müezzini tarafından dolduruldu. Neyle giriş yaparsak yapalım, o sözcüklerin bu boşlukta kendilerine bir yuva bulamayacaklarını biliyorduk sanki. Kapıdan sekiz on
Sayfa 109 - Son GörüşmeKitabı okudu
Gözünüzde canlandı mı ? Ne mükemmel bir manzara…
Kızıl bayrakların altında 90 bin kadın, hiçbir kanlı olaya neden olmadan "Ekmek İstiyoruz"u tüm St. Petersburg'a kazıyarak dağıldılar. Dağılmaları da tıpkı geldikleri gibi vakur ve korkusuzdu.
Sayfa 35 - CeylanKitabı okuyor
AYRILIK HEDİYESİ
Şimdi saat sensizliğin ertesi Yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın Avutulmuş çocuklar çoktan sustu Bir ben kaldım tenhasında gecenin Avutulmamış bir ben... Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim Ki bu yaşlar
462 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.