dünyanın tepesinde bir avuç
hışır
karga kanat çırpsa uykuları
karışır
yağmalanmış emeklerden
gelir soylulukları
yağmalanmış özgürlüklerden
dinleri imanları vurgun kelepir toprağın memeleri
altun ışıltılı kumları kıyıların emeğin çiçekleri
hep onlar için
hep onlar için takvimlerin
mutlu günleri
içimizin karanlığı
soframızın öksüzlüğü
hiç gülmemesi yüzlerimizin
hep onlar için
Sayfa 74 - Bilgi Yayınevi, Beşinci Basım, Aralık 1975Kitabı okuyor
vatan topraksa eğer
ormansa nehirse mâdense
vatan
işçiyse köylüyse aydınsa
vatan
yâni yapıp yaratmaksa herşeyi
yenibaştan
sevmeyi yenibaştan
alkışı yenibaştan
bir hesabı vardır bunun,
sorulur
bu hesabı soracaklar bulunur
akgün karagünden öcünü alır
birgün
....................
Sayfa 70 - Bilgi Yayınevi, Beşinci Basım, Aralık 1975Kitabı okuyor
Spoiler içeriyor.
Puslu Kıtalar Atlası, rüya ile gerçeğin takip etmesi zor ancak bir o kadar da keyifli dansı. Zaman girdabında dönüp duran ve beklenmedik noktalarda birbirine temas eden kişiler, olaylarla dolu bir roman. Varlığı, yokluğu, hiçliği ve çokluğu Bağdat'tan Galata'ya kadar sırtında taşıyan karakterleri ile her sayfasında kendine hayran bırakıyor. İspirtocu Saim Efendi'nin 13 yıl önceki ilk okumamda heybesinden çıktığı Uzun İhsan Efendi'ye hayran olmamak elde değil.
Konusu:
"Üç Ölüm", aslında üç ayrı öyküden oluşur ve her biri farklı bir ölüm üzerinden hayatın anlamını ve ölümün kaçınılmazlığını sorgular:
Soylu Kadının Ölümü: Tüketim hastalığına yakalanmış bir soylu kadının son günlerini anlatır. Kadın, ölüm karşısında inkar ve çaresizlik içindedir. Hayat boyu sahip olduğu statü, güzellik ve
Üzerine birkaç satır yazmadan geçemeyeceğim ve bende farklı bir tat bırakan romanlardan olduğunu söyleyebilirim. Yazarın post modern üslubu düstur edinmiş olması her bölümde farklı öykülerler başlayıp bir önceki bölümlere bağlamış olması bu tarz kitapları okumamış biri için biraz kafa karıştırıcı olabiliyor. Ama kitabı bitirdikten ya da yazarın
...
Derken yarına inanmaya başlar birileri
Düşlerinde umut bulur
Saçlarında kaçak tütün tebessümü
Ve tokalaşmaları sertçedir, samimidir
Kendi renginde akar Kızılırmak
Dicle kendi dilinde çalkalanır
Ansızın hatırlanmış bir şey gibi
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT
Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Vatan topraksa eğer
Ormansa nehirse madense vatan
İşçiyse köylüyse aydınsa vatan
Yani yapıp yaratmaksa her şeyi yeni baştan
Sevmeyi yeni baştan
Alkışı yeni baştan
Bir hesabı vardır bunun sorulur
Bu hesabı soracaklar bulunur
Akgün karagünden öcünü alır bir gün
Sayfa 66 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ölmek bir şey değil dostlar
Her gün ölmek güç
Açlık
O başka ölüm
Açlık korkusu beter
Ne atom ne hidrojen ne yangın
Dağları dümdüz etmeye - dostlar
Aç çocukların çığlığı yeter
Sayfa 26 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu