Mina Urgan, diyince sanırım aklınıza sanırım ilk önce güçlü bir Türk kadını profili gelmeli her şeyden önce. Kendisi profesör. İngiliz edebiyatını yalamış yutmuş bi isim. Çeviri kitapları da var zaten. Aynı zamanda da siyasi bir kişi olarak da bakmakta kendisine fayda var. Sağlam bir komunist demek lazım. Türkiye İşçi Partisi üyelerinden. Hiçbir dönem
Kitapla ilgili düşüncelerim ve bana hissettirdikleri tazeyken bunları yazıya dökmem akıl karı olacak sanırım. Kitabı bitireli yarım saat ya olmuş ya olmamıştır ama etkisi hala sürmekte. Sonu ile şaşırtan bir kitap sanmayın sakın. Daha çok uzun bir yolculuk, uzun soluklu bir film izlemek gibiydi. Ben genelde gerek filmlerde olsun gerek kitaplarda,
Neredeyse aynı şeyleri yaşamışız okuma sürecimizde. Ben de Scout' u erkek sanmıştım. Ayrıca ilk sayfalardaki o uzun detaylar ve yaklaşık 100 sayfa kadar Radleylerden bahsetmesi beni de kitabın ana konusunun bu olduğuna ikna etmişti ki Tom Robinson çıkana kadar. Ve kesinlikle benim de en etkilendiğim, meraktan hızla okuduğum bölüm mahkeme bölümüydü.
Biri yanı başımda hikâye anlatıyor gibiydi. Ya da sizin de dediğiniz gibi uzun bir yolculuğa çıkmak, bir film izlemek gibiydi. İncelemenizi büyük bir beğeniyle okudum. Başka bir kitapta buluşmak dileğiyle...