Bir söz simyacısı, bir sanat simyacısı, bir insan sarrafı bu Shakespeare. Elini değdirdiği çamur altın oluveriyor, kullandığı her söz İngilizce olmaktan çıkıp Shakespeare'ceye dönüyor, bir başka, bir öte anlam yükleniyor. (Çevirenin Sözü kısmından s. 169)
Shakespeare'i o kadar iyi tanımlamış ki çevirmen Sabahattin Eyüboğlu'nun bu sözlerine yer vererek başlamak istedim.
Hamlet kaynağı eski kuzey masallarına dayanan bir tragedya. İçeriği saray hayatının çeşitli entrikalarından oluşuyor.
Aşk, akrabalık, iktidar mücadelesi ve bu uğurda işlenen cinayetler...
Shakespeare her şeyden önce hüznü de sevinci de öyle muhteşem bir şiirsellikle anlatıyor ki yazdıklarını okurken her şey gözünüzde canlanıyor. Bu eser de onlardan biri.
Yani bir tiyatro oyununu okuyoruz aslında fakat her oyunda rastlanılır olmayan bir şey oluyor Hamlet'te, en azından bana göre, her satırda anlatılanı izliyormuş hissi veriyor. Bunun yegane sebebi yukarıda da değindiğim gibi Shakespeare'in ustalıkla kullandığı kalemidir diye düşünüyorum.
Bende en kısa sürede bir Hamlet oyunu izleme isteği de uyandırdı okuduklarımı sahnede de görmek istiyorum. Bu da kitabın ne kadar etkileyici olduğunu gösteren bir başka detay.
Okuyuculara gönül rahatlığıyla tavsiye edeceğim nefis bir eser bu. Şimdiden herkese keyifli okumalar dilerim.