Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum, ben Van Gogh'un resmi değilim, öldükten sonra beni müzeye koyamazsınız, beni tanımalısınız ki benden bahsedin...
"Geldikleri gibi giderler" rastgele, hınçla söylenmiş bir söz değildir. Benzer bir sözü, İzmir'in işgali sırasında General Metaksas da Venizelos'a söyledi : "Türklerin ordularını yok oldu zannediyorsunuz. Bir sabah karşınızda buluverirsiniz."
Öyle ya, şiddetle seven, artık kendi içinde değil, sevdiğinin içinde yaşar; hem de bu sevgiliye bağlanmak için kendinden ne kadar uzaklaşırsa, sevincinin, bahtiyarlığının o nispette çoğaldığını hisseder.
Bir dert, onu duymayana bir dert değildir. Herkes sana ıslık çalıyor; sen kendini alkışladıktan sonra sana ne? İşte, insanın kendini alkışlamasına sebep, yalnız deliliktir.
Madem ki insanız, gerçek ihtiyatlılık, yapımızın kaldırdığından daha fazla bilge olmamaktan ibarettir. Ya kalabalığın deliliklerine tatlılıkla katlanmalı, ya da kalabalıkla birlikte hatalar deryasına kendimizi kaptırmalıyız.