İSTİKLÂL MARŞINI ANLAMA VE ANLATMA ETKİNLİĞİ SONUÇ
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ KAHRAMAN ORDUMUZA 👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL) İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
anlayana ..
Ben biraz iç dökmek istiyorum. Sabahtan beridir bir sürü gelişme ile karşı karşıyaydık. Türlü yerlerden farklı açıklamalar, haberler, kınamalar, destekler onlarcası, yüzlercesi malûm medyanın sosyal hali ile her şey ilerlemekte. Hamas'ın destekçisiyim elbette ki. İsrail her türlü baskı, alıkoyma, gasp etmeyi yapıyordu ve sustukça
Reklam
Toprağın Elleri
Anneannemin toprakla uğraşmaktan çatlayan ellerindeki kudrete inanıyorum. O eller ki Ankara’nın kavurucu sıcağında yıllar boyu toprakla muhabbet kurmuş. Evet doğru kelime bu olmalı, uğraşmak rekabet barındırıyor ama o dostluk, ahbaplık ilişkisiyle ömrünü ölçmüş, biçmiş, değerlendirmiş. Bu dostluktan ona kahve telvesinden nişane kalmış; ayasıyla
Saliha Bir Hanım İstiyorum. (Okumanızı Mutlaka Tavsiye Ederim)
Yaş 25 evlilik zamanı geldi geçti derken annem yuva kurma konusunu açtı. Saliha bir kız olsun gerisi gelir diye düşünüyordum. Yakın bir akrabamızdan haber geldi. Komşuları çok dindarmış. Kızın, ailesinden daha da dine bağlı olduğunu duyunca sevindim. Gittik bir görelim görüşelim dedim. İlk ailesiyle konuştum. Hatta ben konuşmadım sürekli onlar
Bu yazı Mustafa Adak dostuma ithaf edilmiştir.
Müptela Ortalık sidik kokuyordu. Burnuyla havayı koklaya koklaya izini sürdü kokunun ve buldu. Oturduğu bankta arada bir burnuna gelen kesif sidik kokusunun kaynağı kendi pantolonuydu. Bir saat kadar önce diplerinde keskin, gözleri acıtan bir amonyak kokusu olan tarihi sur duvarına hacet giderirken duyduğu ayak seslerinden irkilmiş, hemen
Dört mevsim yaşamak!..
Gülizar`ın Mevsimleri Babam annemi dövecek birazdan, annem de beni. Sonra çarşıya inip, oyuncakçı dükkanının vitrinini seyrederken, peluş kedilere, köpeklere ve ayılara içimi dökeceğim. Öğretmenim, “yaz tatilinde ne yaptın?” diye sorarsa okullar açıldığında, “kendime peluş hayvanlardan bir aile kurdum” diyeceğim… Annem, konserve hazırlamayı
Reklam
Söylenmemesi Gerekenin Şiiri Nurullah Genç reddini doldurursa avucuma kan gibi kırmızı bir çığlıkla yırtılır dudaklarım: ‘söylememeliydim biliyorum!..’
~ansızın bir~
Hayatımın bir döneminde rengarenk çiçektim; suya, toprağa ihtiyacı olan, yüzünü güneşe dönen. Sonra bir şey oldu, köklerim kesildi sanırım. Önce toprağa ihtiyacım kalmadı, sonra da güneşe yüz çevirdim. Giderek istemeyerek yapaylaştım, dışarıdan bakanlar fark etmediler artık o eski çiçek olmadığımı; plastik çiçek misali. Sonra o plastik çiçeğe su verdiniz. O istemeden. Plastik çiçek de o suya ihtiyacı olduğuna inandı başta yeniden açacağına inandı, farkında değildi ki kökleri olmadığının. Açmadıktan sonra fark etti. Çiçek de özüne dönmek isterdi.
İbrahim'e...
Sana eposta yazamadım; çünkü benim için fazla hızlı o. Hatırşinas'ta sıcakla serin arası bir cuma öğle sonrası, yanımda Bulak'la otururken yazmak daha güzel. Az önce mantarlı pizza da yemişken, okumaya devam ettiğim şu 8E sözlüleri bir anda bana fazla geldi. Güneş, La Marine bloklarından uzanıp Hatırşinas'taki çamların arasından
AŞK MAHKUMU Onu ilk kez gördüğümde kanadı kırık bir kelebeğe benzetmiştim. Uçmaya çalışan ama uçarken de acısını içinde yaşayan bir kelebeğe… Sanki acısını kabullenmiş gibiydi. Güçlü görünmeye çalışıyordu. Ama bu konuda pek de başarılı değildi. Ortak bir arkadaşımızın evinde verdiği doğum günü kutlamasında karşılaşmıştık. Dikkat çekici bir
138 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.