Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bütün evlerin, apartmanların kapılarını çalacağım, çıkanları darağaçlarında sallandıracağım! Yiyahhu! Hadi geçirin deli gömleğini sırtıma. Damgalayın böğrümü, cazırdasın! Korkmayın komşular, duvarlarım açık hepinize. Sinmeyin perde arkalarına, söndürmeyin ışıklarınızı. Yangın, lav, bora!
Zaten böyle başlamadı mı düşünmek, hayal etmek? İnsanların haberdar olamayacağı, hakkında fikir yürütemeyecekleri tek şey insanın kafasının içinde koşturanlar. Ve çevrenin tepkilerinden duyulan kaygıdan dolayı dünyanın en hayalperest kişileri en iyi komşular oldular. Susmayı öğrendikleri için. Normal olanı kafalarında çizip ona göre hareket ettiler. Dünyanın başını ve sonunu düşündükleri ortaya çıkmasın diye.
Reklam
Hiç kuşkusuz bizim ailenin en büyük fobisi başımıza korkunç şeyler gelmesi değil, o korkunç şeylerin başkaları tarafından bilinmesidir. Aman komşular duymasın. Ele güne rezil olunmasın. Kapıyı açtığından beri komşuların kulağına bir şey gitmemesi için temkini elden bırakmayan annemin hangisine daha çok kahrolacağını düşünüyorum.
Onların dışında herkes durmadan konuşur. Komşular, ev sahipleri polis vs. ama onlar hiç konuşmaz. Çünkü öyle şeyler duymuş ve yaşamışlardır ki artık tahammül edecekleri tek şey sessizliğin şefkatidir.
ANNEYİ ÖLDÜRMEK SURETİYLE KARISINA DERS VERMEK
Qingshan komününde dört kişilik bir aile yaşıyordu: Anne Wang, oğul Wang, karısı Tarçın Çiçeği ve küçük oğulları. Bay Wang, bölgenin tarım makineleri fabrikasında çalışıyordu. Anne Wang ile gelini Tarçın çiçeği arasındaki ilişkiler, havadaki pozitif ve negatif elektrik yükleri arasındaki ilişkiye benziyordu. Bir araya geldiklerinde şimşekler
Reklam
Komşular ve halklar olarak, belirgin bir kriz durumu yaşanmasa bile karşılıklı ilgi ve hizmet ruhunu yaşatmayı öğrenmemiz gerek.
Mağrib’de Kriz
“İsrail’in birinci önceliği, Müslüman komşular arasında kalıcı problemler meydana getirmek ve çatışmaları körüklemektir.”
Annemin öğrettiği en güzel şey: Kim ne derse desin.
SERCAN: Türlü türlü hapishane var. Türlü türlü esaret var. Peki el âlem hapishanesi dediğim zaman aklına ne geliyor? OZAN: "El âlem ne der?" diye düşündüren insanların seni attığı o dipsiz çukur geliyor aklıma. Yani orada ne kadar fazla zaman geçirirsen geçir, eğer çıkmak istiyorsan seni o çukura atanlardan uzaklaşman lazım. Bunu giymek istiyorum, acaba komşular ne der? Arkadaşlarımı davet edeceğim, bunlar ne der? Aman biri görürse ne olur? Bu tarz kaygıların içine düştüğün zaman genelde bu insanların senin hayatında söz sahibi olduğu anlarla mücadele etmek zorunda kalıyorsun. Bu zorunluluklardan ne kadar uzaklaşırsan, o hapishanede yatacağın süre o kadar azalır.
Sayfa 166Kitabı okudu
Cenevre konferanslarının iki ay öncesinden itibaren, AEC, ilki Türkiye'yle (10 Haziran 1955) sonuncusuysa Pakistan'la (11 Ağustos 1955) olmak üzere bir düzineden fazla sayıda çift taraflı antlaşma imzaladı. Ortaklar arasında, teknolojide geri olan NATO üyeleri (Yunanistan ve Türkiye), Ortadoğu'daki komşular (İsrail ve Lübnan) ve Latin Amerika'dan dört ülke (Arjantin, Brezilya, Şili ve Venezuela) vardı. * Çeviren Cem Kayalıgil
Sayfa 149 - John KrigeKitabı okudu
Reklam
Bugün pek çok ebeveyn, büyük dede ve ninelerinin zamanında onlara yardımcı olan, güçlü destek sisteminden yoksundurlar: büyük, destekleyici aileler; yakın komşular ve köşe başında çocuk bakıcılığı yapmak için hevesle bekleyen genç kızlar.
Sayfa 10
Bu tür kitaplar yazanlar övgü falan beklemiyor. Görün istiyor,görün. Gözünüzü kaçırmayın, yaranın ta içine bakın. Bakın ki, yarasını gösteren kadınlar kendilerini yalnız hissetmesin, yaralarını göstermek için bir nedenleri olsun, bir duyarlılık oluşsun. Yarasının üstünü açan kadınların evi taşlanmasın. Onlardan bir "merhabayı” dahi esirgeyen komşular bir an durup düşünsün! Ensest ve tecavüz üzerine yazılan yazılar, kitaplar, sadece bunu başarabilirse başarılı sayılabilir. Yazılan yazılar yerde kalırsa, sadece yazanın yüreğini kanatırsa, ne olabilir ki havanda su dövmekten başka? Umarım bu anlamda yaşadığım duyguları bu kitapla sen de yaşamazsın... Duyarsızlık insanı fena hırpalıyor!
Sayfa 180Kitabı okudu
Nalıncı Baba Padişahın İşi Ne! Murad Han (III. Murad) o gün bir hoştur. Telaşlı görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister, sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar: - Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var? - Akşam garip bir rüya gördüm. - Hayırdır inşallah. - Hayır mı şer mi
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.