Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir vakayı inceleyelim
İnceleyeceğimiz ilk vaka Sheldon ve Eleanor T. Glueck tarafından yayımlanan 500 Criminal Careers (Beş Yüz Suçlunun Yaşamöyküleri) kitabında bulunmakta, "iflah olmaz John'un" yaşamını konu almaktadır. John suç işlemeye nasıl başladığını anlatırken şöyle der: "Suç işlemeyi asla düşünmemiştim. On beş, on altı yaşına kadar ben de aşağı yukarı başka çocuklar gibiydim. Sporu seviyor, kendim de spor yapıyordum. Kitaplıktan kitaplar alıp okuyordum ayrıca; girip girmemekte serbest olduğum derslere gönüllü katılıyor, buna benzer başka şeyler yapıyordum. Derken evdekiler beni okuldan alıp bir fabrikada çalıştırdılar. Kazandığım bütün parayı elimden kapıyor, bana haftada yalnızca elli cent veriyorlardı."
• Başarılı insanların hayat hikayeleri ile ilgilen. • Böyle başarılı yaşam öykülerini konu alan kitaplar oku, filmler seyret. • Para sıkıntısı çekerken, ekonomik özgürlüğe ulaşmış insanların hikayeleriyle meşgul ol. • "Mucize" denilen şeylerle ilgilen.
Reklam
-Anlayamıyorum, kendimi çok zorluyorum, anlayamıyorum. Niçin, neden bugünkü kitaplar... Bizim gençlerinki olsun, Fransız yazıcılarınki olsun, insanın hep kötüsünü hayatın çirkin tarafını, ümitsizliği, hiçliği, boşluğu konu olarak alıyor. Hep kötüler mi var? Dört bir yanımız sefalet, hastalıkla mı çevrili? Her gördüğümüz zalim, katil, egoist, hasut, kindar, yarı deli, ahlaksız mı?
Sayfa 21
Son dakika!
13 haberlerini sunmak için tekrar karşınızdayız. Ülkemizin yaşadığı krizden dolayı her geçen gün yeni bir eylemle karşılaşmaya alıştık. Bugün de çocuğunun kitap, defter ihtiyacını karşılayamayan bir baba zorla bir yayınevine girip önüne gelen kitapları toplayarak yol ortasında eylem yapmaya başladı. Söz konusu kişi boğaz köprüsünün üstünde
Bu ayda çok şeyler öğrenebiliriz. Bir ayet, bir hadis, fıkıhta bir konu az değildir. Bir ilim meclisine devam etmek, bu Ümmet'in tarihi güzelliklerindendir. Günde on dakikalık bir bilgi, yıllar sonra kitaplar dolusu bilgiye dönüşebilir.
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
Reklam
Kitaplar bile konu almış bu durumu bkz syf 93
Türklerin işkence ve eziyet etmeyi seven vahşi ruhlu insanlar olduğu yazıyormuş.
Bütün kutsal kitaplar her şeyden önce, insan doğasının temel yapısını konu alan, doğaüstü dogmalar çerçevesi içinde belli bir ahlak dersi veren muhteşem hikayelerdir.
Sayfa 226Kitabı okudu
"Bu yüzden, sizden kitaplar yazmanızı, ne denli önemsiz, ne denli kapsamlı olursa olsun, hiçbir konu karşısında duraksamamanızı isteyebilirim. Umarım bir yolunu bulup gezmek ve tembellik etmek, dünyanın geçmişini ve geleceğini düşünmek, kitaplar üzerine düşler kurmak ve köşe başlarında avare gezinmek ve düşünce oltasını nehrin derinlerine sallandırmak için yeterli paraya sahip olursunuz."
Sayfa 121 - İletişim Yayınları, Çeviren: Suğra Öncü
Genel olarak aynı amaçlar doğrultusundayız.
…daha çok zevkime göre kitaplar okumayı tercih ediyorum. Benim hayatıma benzer hayatları anlatan, benim dostlarıma benzer kişileri konu alan, benim sıradan hayatımı yansıtan yazarları tercih ediyorum. Ki bu, bir cennet olmasa da tarifsiz mutluluğu içeren bir hayat demek oluyor.
Sayfa 30 - İndigo KitapKitabı okudu
Reklam
Kitaplar değerlidir, konu tartışmaya kapalı :)
Mae raflara bakıyordu. "Çok eski görünüyorlar. Neden raflarda kapaklar var?" "Gölgelikler. Güneş ışığından kitapları korumak için," diye açıkladım.
Çocuk edebiyatı ülkemizde önemsenmeyen bir konu; çoğu tercüme veya adapte, pek çoğu da ideolojik amaçlı veya ticari sömürü aracı kitaplar. Birazcık elle tutulur olanları da edebi değer gib yönünden belli bir seviyenin üzerine çıkamıyanlar...
60'lara kadar tecessüslerimin yöneldiği kutup: Avrupa. Coğrafyamda Asya yok. Yalnız dilimle Türk'üm. İstanbul'da çıkan ilk yazım Heine. Şairi çok mu seviyordum? Yoo.. Tanımıyordum ki. Fransız solu, Hitler Almanyası'nın adını anmadığı yahudi yazarı göklere çıkarıyordu. Heine ne kadar alâkadar ederdi bizi? "Silezyalı dokumacılar"dan bize neydi? Sonra Balzac... Türk irfanı 30'lara kadar İnsanlığın Komedyası'ndan habersiz yaşamış. Hangi insanlığın? Kültürümüze kazandırmak istediğim Balzac bir yabancıydı. Ön yargılarıyla, inançlarıyla, kahramanlarıyla yabancı. Sonra Hugo: Asırların Efsanesi, Hernani, Marion Delorme. Yarım kalmış bir "Kıral Eğleniyor". Ve başlanıp bırakılan bir "Sefiller" çevirisi. "Ayın Bibliyografya"sında bir yıl kadar yazdım. Konu: tercüme tenkidleri. Oradan "Yücel'e geçiş. Tanrıkut'un "Gün" dergisi: Edebiyat Tarihinde Dejenereler, Lucretius, Verhaeren'den manzum bir tercüme: Emek. "Amaç", "Yirminci Asır", v.s. Fransızca'dan Türkçe'ye bir lûgat hazırlamak istemiştim. A harfinin başlarında kaldı. "Emile"in dörtte birini kazandırdım Türkçeye. Dilini öğrenerek içinde eridiğim Fransız kültürünü Türkiye'ye taşımak istiyordum. Bab-ı âli boyuna tercüme istiyordu. Ama çevrilmesi teklif edilen kitaplar hiç bir san'at, hiç bir düşünce değeri taşımıyordu. O dönemlerde şöhret ve haysiyet bir başkası olmaktan ibaretti. Hem de kendimizden çok daha sığ, çok daha tadsız bir başkası. Arz-ı mev'ûdun altın meyveleri alıcısız kalıyordu.
Sayfa 15 - Cemil Meriç, MağaradakilerKitabı okudu
-Anlayamıyorum, kendimi çok zorluyorum, anlayamıyorum. Niçin, neden bugünkü kitaplar... Bizim gençlerinki olsun, Fransız yazıcılarınınkiler olsun, insanın hep kötüsünü, hayatın çirkin tarafını, ümitsizliği, hiçliği, boşluğu konu olarak alıyor. Hep kötüler mi var? Dört bir yanımız sefalet, hastalıkla mı çevrili? Her gördüğümüz zalim, katil, egoist, hasut, kindar, yarı deli, ahlaksız mı?
Sayfa 1640 - Pdf/Kindle/Kayıp AranıyorKitabı okudu
Oscar Wilde, cennetin İncili Kapısı'nda kucağında bir sürü kitapla "Bay Wilde, bunlar sizin yazılmamış kitaplarınız" diyen Aziz Petrus'la karşılaşmayı beklermiş. Çoğu kez Avrupa Mucizesi'nin Aziz Petrus'un kucağındaki kitaplar arasına gireceği hissine kapıldım. Bir anlatı işi olarak konu, sınırsız okumayı gerektiriyor; analitik bir meydan okuma olarak da huşu yaratıyor. Yine de bir araştırma konusu olarak, gezilerimde bana yararı dokunan iyi bir yanı var; her yerde, gezici kır kütüphanelerinde bile konuyla ilgili malzeme bulunabilir. Üç kıtada çeşitli kütüphanelerdeki asistanlara ve özellikle, tüm malzeme bir arada bulunmadığı için, kütüphaneler arası ödünç kitap alıp verme prosedürleriyle boğuşanlara gerçekten borçluyum.
Sayfa 14 - hil yayın, birinci baskı, türkçeleştiren: ahmet fethi, 2009, beyoğlu
711 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.