a

Akaid

Düşündürten sorular...
"Sevgili kardeşlerim! Müslümanlara kafir damgasını vurdugumu asla düşünmeyin. Amacım bu değil. Kendi kendime soruyorum ve sizlerden de kendinize samimiyetle sormanızı istiyorum: Niçin Allah'ın rahmetinden yoksun yaşıyoruz? Niçin bütün güçlük ve sıkıntılar dört bir yandan üzerimize çökmüs? Neden aramız açık ve birbirimizin kanını döküyoruz? Neden kafirler bizi her yerde yönetiyor? Biz O'na itaat eden kullar, niçin dünyanın pek çok yerinde diğerlerine bağımlı yaşıyoruz? Bu durumu düşündükçe kafirlerle aramızdaki farkın neredeyse sadece isimlerimizde kaldığına ikna oluyorum. Çünkü O'na karşı ilgisizlikte, O'nun korkusundan yoksunlukta ve itaatsizlikte diğerlerinden hiç bir şekilde geri kalmıyoruz."
tavazzuh

tavazzuh

@tavazzuh
·
17 April 11:55
Hepimiz bu soru üzerinde ciddi olarak düşünmeliyiz!
Kafirler Kur'an okumaz ve içinde ne yazdığını bilmezler. Eğer sözde Müslümanlar da onlar kadar cahillerse niçin onlara Müslüman deniyor? Kafirler Hz. Muhammed'in, (s.a.v), öğrettiklerini ve Allah'a ulaşmak için gösterdiği doğru yolu bilmezler. Eğer Müslümanlar da aynı derecede cahilseler nasıl Müslüman olabilirler? Kafirler Allah'ın öğrettiklerinin yerine kendi isteklerinin peşinden giderler. Eğer Müslümanlar da onlar gibi söz anlamaz ve disiplinsizseler kendi fikirlerini üstün görüp Allah'a karşı kayıtsız kalıyor ve nefislerinin esiri oluyorlarsa kendilerine Müslüman demeye ne hakları var? Kafirler helâl ve haramı ayırdetmezler, ellerindeki şeylerin helal ya da haram olması arasında fark gözetmezler. Müslümanlar da böyle davranıyorlarsa aralarındaki fark nedir?
Musa'ya "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Vurunca deniz) hemen yarılıverdi ve her parçası koca bir dağ gibi oldu. Şuarâ Sûresi, 63. Âyet
Reklam
Kelime-i şehâdet:
“Bunun manası gerçekten ibadet edilmeyi hak eden yalnız ve yalnız Allah’tır demektir. Bu ifade ile Allah’tan başka kendisine ibadet olunan her bir ilâh reddedilmektedir. “Allah’tan başka” ifadesi de ibadetin yalnızca yüce Allah’a yapılması gerektiğini, mülkünde O’nun hiçbir ortağının bulunmadığı gibi ibadetinde de O’nun herhangi bir ortağının bulunmadığını ortaya koymaktadır.” •Şerhu Selaseti’l Usul/Dinde Üç Temel Esas ve Delilleri, İbn Useymin #tercüme #pdf
II- Allah’ın Rubûbiyetine İman:
Firavun’un yaptığı şekilde söylediklerine bizzat kendisi inanmayan, hakka karşı bile bile direnen bir kimse olması hali dışında yüce Allah’ın rububiyetini inkâr eden herhangi bir kimsenin varlığı bilinmemektedir. •Şerhu Selaseti’l Usul/Dinde Üç Temel Esas ve Delilleri, İbn Useymin #tercüme #pdf
Şanı yüce Allah’a samimî olarak sığınan ve duanın kabul edilme şartlarını yerine getiren kimselerin dualarının kabul edilmesi günümüze kadar görülüp tanık olunagelen bir husustur. •Şerhu Selaseti’l Usul/Dinde Üç Temel Esas ve Delilleri, İbn Useymin #tercüme #pdf
1- Allah’ın Varlığına İman:
Yüce Allah’ın Rasûllerini desteklemek ve onlara yardım etmek üzere meydana getirdiği bu tanık olunan apaçık deliller, O’nun varlığının kesin delilleridir. •Şerhu Selaseti’l Usul/Dinde Üç Temel Esas ve Delilleri, İbn Useymin #tercüme #pdf
Reklam
1- Allah’ın Varlığına İman:
Yüce Allah’ın varlığına fıtrat, akıl, şeriat ve duyular delil teşkil etmektedir. 1- Fıtratın Allah’ın varlığına delil olması: Şüphesiz ki her bir yaratık daha önce bu hususta herhangi bir düşünme yada öğretme söz konusu olmaksızın, yaratıcısına iman etmek fıtratına sahip olarak yaratılmıştır. Bu fıtrattan uzaklaşmak ancak kalbini bu fıtrattan uzaklaştıran ve sonradan ortaya çıkan etkenlerle karşı karşıya kalmak halinde söz konusu olur. •Şerhu Selaseti’l Usul/Dinde Üç Temel Esas ve Delilleri, İbn Useymin #tercüme #pdf
II- Allah’ın Rubûbiyetine İman:
Müşrikler yüce Allah’ın ulûhiyetinde ortak koşmakla beraber, O’nun rubûbiyetini kabul ediyorlardı. •Şerhu Selaseti’l Usul/Dinde Üç Temel Esas ve Delilleri, İbn Useymin #tercüme #pdf
Kelime-i şehâdet:
“Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şahitlik etmenin anlamı da emrettiği hususlarda ona itaat etmek, verdiği haberleri tasdik etmek, nehyedip yasakladığı hususlardan uzak durmak ve ancak onun getirdiği şeriata uygun olarak Allah’a ibadet etmektir.” Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şahitlik etmenin anlamı Kureyş’li Haşimoğullarına mensub, Abdullah’ın oğlu Muhammed’in, Allah’ın cin olsun, insan olsun bütün yarattıklarına göndermiş olduğu Rasûlü olduğunu dil ile ikrar edip kalb ile iman etmektir. •Şerhu Selaseti’l Usul/Dinde Üç Temel Esas ve Delilleri, İbn Useymin #tercüme #pdf
1- Allah’ın Varlığına İman:
Bir kimse bize oldukça yüksek, etrafı bahçelerle çevrilmiş, bahçelerin arasında ırmakların aktığı, içi yataklarla, sedirlerle dopdolu, gerek temel, gerek tamamlayıcı çeşitli ziynetlerle süslenmiş bir köşkün varlığından söz ederek: Bu koskoca köşk ve içindeki bütün mükemelliklerin hepsi kendi kendisini var etmiştir, ya da var eden kimse bulunmaksızın tesadüfen var olmuştur diyecek olsa, elbetteki böyle diyen kimsenin yalancı olduğunu kabul etmekte gecikmez ve onun bu sözlerini beyinsizce harcanmış sözler olarak değerlendiririz. Durum böyle olduğuna göre göğüyle, semasıyla, yörüngelerinde hareket eden gezegen ve yıldızlarıyla, çeşitli halleriyle, göz kamaştırıcı harikulade düzeniyle bu uçsuz bucaksız kainatın kendi kendisini var etmiş olması yahut ta var eden birisi olmaksızın tesadüfen meydana getirilmiş olması düşünülebilir mi? •Şerhu Selaseti’l Usul/Dinde Üç Temel Esas ve Delilleri, İbn Useymin #tercüme #pdf
133 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.