Profil
Farklılığı Göz Önünde Bulundurmamak
İnsanın bir şeyi yanlış anlaması başkadır, dinden çıkarılması başkadır. Her Müslüman'ın Şeriat'ı anladığı gibi uygulamaya hakkı vardır. Eğer on Müslümanın onunun da degişik yöntemleri varsa, Allah'ın kurallarına itaat etmeleri gerektiğine inandıkları sürece Müslümandırlar. Onlar tek bir ümmet'i oluştururlar, başka cemaatler oluşturmak için bir sebep yoktur. Bu noktayı anlamayan insanlar ümmet'i basit nedenlerle parçalıyorlar, cemaatlerini ve camilerini ayırıyorlar, kendi toplulukları dışından evlenmekten ve sosyal ilişkiler kurmaktan kaçınıyorlar ve gruplarını kuruyorlar.
Tekfirde hudut bilmeyenlere!
"Haksız yere bir Müslüman'a kâfir damgası vuran kişinin suçlaması kendine döner." (Buhari, Müslim) Allah kullarından, başka bir insanın Müslüman olup olmadığı hakkında fikir yürütmelerini istememiştir. Allah'ın hükümlerini önemsemeyerek, yorum yapmakta ve yargılamakta ısrar eden, bir insanı afaroz etme gücüne sahip olduğunu sanan bir kişi aslında Allah'ın yanında kendisinin de küçük bir tanrı olduğunu söylemektedir. Bir başkasının Müslüman mı yoksa gerçekten bir kâfir mi olduğunu düşünmeden böyle cüretkar iddialarda bulunan kişi kâfir olma tehlikesiyle karşı karşıya gelir.
Reklam
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in nübüvvetinden sonra ortaya atılan herhangi bir nübüvvet iddiası sapkınlıktır, hevâya tâbi olmaktır.
Güzel bir soru daha
Sual: Bir insan cehennemlik mi, cennetlik mi, Allah bunu biliyor. Fillerimizi yapmamıza izin veren de Allah'tır. Allah adildir ama sonumuz önceden takdir edildiyse biz nasıl iyi veya kötü olabilmeyi etkileyebiliriz. Adalet sarsılmış gibi olmuyor mu zahiren? Yani bir hocanın "Sen ne kadar çalışırsan çalış notun belli" demesinin adilliği ile arasındaki fark ne? Cevap: Allah Teâla'nın bir şeyi bilmesi ve takdir etmesi bizi herhangi bir şeye zorlayan şeyler değildir. Bir kere bu ayrımı yapalım. "Allah böyle dilemiş ne yapayım benim elimde değilmiş" diyemeyiz. Allah'ın (c.c) dilemesi bizim dilememize mutlak mânâda mâni değil. Yani biz bir hayır işlemek istediğimizde Allah buna mâni olmaz. Fakat bizim hayır işleyeceğimizi O biliyor, şer ise onu da biliyor. Şerri de hayrı da işlememizin önünü açmış. Bizim irâdemizi hangi yönde kullanacağımızı biliyor ve bunu yazmış. Biz irådemizi devreye soktuğumuzda O takdir ediyor ve biz işliyoruz. Yani Cenab-ı Hakk takdir ettiği için biz işlemiyoruz. Biz işleyecek olduğumuz için O takdir edip yazmıştır.
Çoğumuzun cevabını yanlış bildiği o soru:
Sual: Kader meselesinde duaların yeri nedir? Dualarımız kaderimizi değiştirmiş mi oluyor? Sadaka belayı defeder mi? Yani amellerimiz, isteklerimiz kaderlerimizi değiştirir mi? Cevap: Değiştirmez. Kaderimiz bellidir. Muallak olan kısmı bizim irademizi ne yönde kullanacağımıza bağlı olarak tahakkuk ediyor. Cenâb-ı Hakk bunu biliyor mu? Tabii ki biliyor. O bize göre muallak, Cenab-ı Hakk onun nasıl tahakkuk edeceğini biliyor, biz bilmiyoruz. Bizim tercihimiz hangi yönde olursa Cenâb-ı Hakk onu o şekilde yaratıyor ama bizim tercihimizin hangi yönde olacağını da biliyor. Meşhur bir misaldir: Yahudi'nin biri Hz. Ali (ra)'a gelmiş, elinde bir lokma var. Demiş ki, "Bu benim nasibim mi, değil mi?" Hz. Ali (r.a), nasibin dese adam yere atacak yemeyecek. Nasibin değil dese ağzına atıp yiyecek. Hz. Ali (r.a) ona "Yersen nasibin, yemezsen değil" diye cevap vermiş. Dilimizde bir söz var: "Yersen yoğurt, içersen ayran". Dolayısıyla muallak kısmını, Cenâb-ı Hakk tercihlerimize bırakmış ama tercihlerimizi hangi yönde kullanacağımızı biliyor. Dolayısıyla bu muallaklık bize göredir, Cenab-ı Hakk'a göre değildir. O, neyin nasıl olacağını biliyor.
Kaderi inkar etmek küfrü gerektirir mi?
Cevap: Gerektirmez. Çünkü kaderi inkâr edenler nassları inkar etmiyorlar, te'vil ediyorlar. Biz onlar için, "te'villerinden dolayı hata etmişlerdir, bid'ate sapmışlardır" diyoruz ama "kâfır olmuşlardır" demiyoruz. Bizim diğerlerinden farkımız da budur.
Reklam
Eger Ahiret'teki kaderinizin bu dünyadaki davranışlarınıza bağlı olduğuna inanıyorsanız, Allah'ın sizden yaşamanızı istediği hayatın kurallarına karşı asla kayıtsız kalamazsınız.
Mânâ
İslâm'da böyle değildir. Kelimelerin etkisi anlamlarında gizlidir. Eğer kalbinizin derinliklerine işlemiyorsa ve düşüncelerinizi, ahlakınızı, hareketlerinizi etkileyecek kadar güçlü bir etkileri yoksa, sadece söylenmeleri anlamsız ve etkisizdir.
Müslümanlar olarak Kur'an'a nasıl yaklaşıyoruz?
Bugün Kur'an'ın pek çok Müslüman için yararlı olmayışının nedenleri, cinleri ve hayaletleri uzaklaştırmak için evlerinde tutmaları, muskalar içine yazıp boyunlarına asmaları ya da bu muskaları ıslatıp suyunu içmeleri ya da anlamını kavramadan bir ödül almayı bekleyerek okumalarıdır. Onlar artık Kur'an'dan hayatları için yol göstericilik yapmasını beklemiyorlar. Inançlarının, ahlaklarının, uygulamalarının ve davranış biçimlerinin nasıl olması gerektiğini, dost ve düşmanla olan ilişkilerde hangi ölçülerin gözetilmesi gerektiğini, kendilerinin ve çevrelerindeki insanların haklarının neler olduğunu öğrenmek için Kur'an'a danışmıyorlar artık. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu, kime itaat edip kime etmeyeceklerini, dostlarının ve düşmanlarının kimler olduğunu, saygının, iyilik ve faydanın nerede, utancın eksiklik ve kaybın nerede olduğunu ona sormuyorlar. Biz müslümanlar, bu önemli soruların cevabını Kur'an'da aramaktan vazgeçtik artık. Onun yerine kafirlere, putperestlere, yanlış yola sapmış bencil insanlara, hatta kendi bencil egomuza soruyor ve onlar ne derse onu yapıyoruz. Allah'ı önemsemeyen ve diğerlerinin öğütlerini tutanlara ne olduysa bize de o oldu. Şimdi dünyanın her yerinde ektiklerimizi biçiyoruz- Filistin'de, Orta Doğu'da, Pakis- tan'da, Endonezya'da ve daha başka pek çok yerde.
Düşündürten sorular...
"Sevgili kardeşlerim! Müslümanlara kafir damgasını vurdugumu asla düşünmeyin. Amacım bu değil. Kendi kendime soruyorum ve sizlerden de kendinize samimiyetle sormanızı istiyorum: Niçin Allah'ın rahmetinden yoksun yaşıyoruz? Niçin bütün güçlük ve sıkıntılar dört bir yandan üzerimize çökmüs? Neden aramız açık ve birbirimizin kanını döküyoruz? Neden kafirler bizi her yerde yönetiyor? Biz O'na itaat eden kullar, niçin dünyanın pek çok yerinde diğerlerine bağımlı yaşıyoruz? Bu durumu düşündükçe kafirlerle aramızdaki farkın neredeyse sadece isimlerimizde kaldığına ikna oluyorum. Çünkü O'na karşı ilgisizlikte, O'nun korkusundan yoksunlukta ve itaatsizlikte diğerlerinden hiç bir şekilde geri kalmıyoruz."
tavazzuh

tavazzuh

@tavazzuh
·
17 April 11:55
Hepimiz bu soru üzerinde ciddi olarak düşünmeliyiz!
Kafirler Kur'an okumaz ve içinde ne yazdığını bilmezler. Eğer sözde Müslümanlar da onlar kadar cahillerse niçin onlara Müslüman deniyor? Kafirler Hz. Muhammed'in, (s.a.v), öğrettiklerini ve Allah'a ulaşmak için gösterdiği doğru yolu bilmezler. Eğer Müslümanlar da aynı derecede cahilseler nasıl Müslüman olabilirler? Kafirler Allah'ın öğrettiklerinin yerine kendi isteklerinin peşinden giderler. Eğer Müslümanlar da onlar gibi söz anlamaz ve disiplinsizseler kendi fikirlerini üstün görüp Allah'a karşı kayıtsız kalıyor ve nefislerinin esiri oluyorlarsa kendilerine Müslüman demeye ne hakları var? Kafirler helâl ve haramı ayırdetmezler, ellerindeki şeylerin helal ya da haram olması arasında fark gözetmezler. Müslümanlar da böyle davranıyorlarsa aralarındaki fark nedir?
218 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.