a

Alıntılarca

4 member · 11 new post
Şimdi burada, prensin av köşkündeyim. Bu beyefendiyle huzurlu bir yaşam sürdürmek mümkün, dürüst ve sade biri. Hiç anlamadığım, etrafında tuhaf insanların olması, alçak insanlara benzemeseler de, dürüst insanların sahip olduğu görünümden yoksunlar.
"İnsan doğası," diye sürdürdüm konuşmamı, "sınırlı: Sevinç, üzüntü, acıya belli bir dereceye kadar katlanabiliyor ve bunun üstüne çıkınca mahvoluyor. Burada sorun birinin zayıf ya da güçlü olması değil, ister psikolojik, ister fiziksel olsun, duyduğu üzüntünün miktarına tahammül edebilmesi ya da edememesi. Bana göre, yüksek ateşten ölen birine korkak demek ne kadar uygunsuzsa, yaşamına son veren biri korkaktır demek de o kadar tuhaf."
Reklam
Sırf Güneş'in kızı diye dünyayı kendi zevkine göre tersyüz edebileceğini zannediyor.
İlk dersimdi bu. Görünenlerin pürüzsüz, tanıdık yüzü altında, dünyayı ikiye ayırmak üzere bekleyen bir başka yüz vardır.
En muhtaç durumdakilerin en nefret ettiği şey minnettarlıktır, sırf kendilerini iyi hissetmek için ilk fırsatta saldırırlar.
En büyük mutsuzluk, burada iğrenç insanların yanında hissedilen can sıkıntısı, aralarındaki yükselme rekabeti, bir adım öne çıksınlar diye birbirlerini gözetleyip dikkat kesilmeleri; gizlemeye hiç gerek duyulmayan çok acınacak, çok alçakça tutkular.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.