Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anı-Mektup-Günlük-Edebiyat

Profil
Hiç unutmam, en hoş hatı­ralarımdan biridir: İcabı hal, bir defa , buğdayımı eşeğe yük­leterek kendi elimle iki sa at ötedeki değirmene götürmüş, alelusul nöbet beklemiş, öğütmüş, elenmiş ve dönmüştüm. Sabah alacası içinde ve gurbet ilinde, merkebini önüne ka­ tarak bir İstanbul çocuğunun değirmene gidişi hoş, hazin.
Sayfa 196Kitabı okudu
Vapurda yan yana idik, ben sigaramı paketten çıkarır çıkarma z , hemen elini cebine soktu, bir kutu kibrit çıkardı ve yakarak kemali nezaketle1 uzattı: "Teşekkür ederim efendim, lütfettiniz.. " dedim. Bu ne nezaketli zattı. Bittabi dikkatlice yüzüne, kıyafeti­ ne baktım: adi çehreli, bayağı elli, tıknaz, kıranta. bir adam­ dı. Acaba tüccar, sarraf, yoksa çarşıda kuyumcu veya köyler­ den birinde eczacı mı idi. Öyle bir şey ... Sigaramı yakmak suretiyle gösterdiği nezakete, ben de hemen sohbete girişmek suretiyle mukabele ettim: "Galiba, Büyükada'y a gidiyorsunuz?" dedim.
Sayfa 186Kitabı okudu
Reklam
Ne masumane bir teklif, ne alaturka bir hediye ve ne zarif bir temenni değil mi? O fi ldişi ta rak gözümün önüne geliyor, rengiyle, şekliyle, ustalığıyla bir sanat şaheseri... Şa­ziye, yumuk elleriyle onu tutmuş, ipek saçlarını yüzüne doğ­ru dökmüş, tarıyor
Sayfa 176Kitabı okudu
Bu sabah, matbaadaki odamda boğucu, bunaltıcı bir sı­cak var; haziranın ilk kızgın sa bahı ... Memleket beyaz bir alev üstünde, dumanına boğulmuş, göze görünmeden ya­ nıyor. İşe ve yazıya hiç isteğim, iştahım yok..
Sayfa 169Kitabı okudu
"Sen hiç hanımlarla, birkaç genç hanımla sokağa çıktın , beraber dolaştın, gezdin, alışverişte bulundun mu?" "Hayır ... Fakat uzaktan bakarım, hoşuma gider: Gülüşe konuşa , koşuşa dinlene, kah bu mağazada, kah şu kaldırım­ da, tranvaydann arabaya, arabadan vapura ... Tatlı, eğlenceli, keyifli bir şey olsa gerek!" "A h , ewelce, uzaktan bana da öyle gelirdi
Sayfa 155Kitabı okudu
bilseniz, bunun bir garip keyfi vardır. Bizim çocukluğumuzda evlerimizde oruç ve sahur mecburiydi, oruç tutmayanlar ve sahura kalkma­ yanlar ayıplanırdı. Fakat dediğiniz gibi sersem sersem, ağzımızda lokmalar büyüyerek kayısı hoşafına kuv v et, yemek yiyişimizde ne hoş, ne tatlı bir çeşni duyardık." "Oo, hiç zannetmem, beni kızdırmak için söylüyorsu­nuz!"
Sayfa 148Kitabı okudu
Reklam
Bunları size yazarak iletiyorum çünkü bir şeyleri her zaman yüksek sesle söylemeye cesaretim olmuyor..
Sayfa 106Kitabı okudu
Onu memnun etmek vazifesiyle mükellefsiniz, ; nabzına göre şerbet vereceksiniz ve keyfine gideni sezip ona göre lakırdı edeceksiniz!
Her şeyden, mütemadiyen korktuğumuz halde böyleyiz, bu haldeyiz; ya korkmasak ne yapar, dünyayı ne hale getirirdik, artık orasını siz düşününüz!
İşte bomboş geçen bir gün daha. "Hiç-i hayat dedikleri zahir bu olsa gerek.."
Reklam
Halbuki en sevdiğiniz arkadaş; mektep hayatı onunla konuşmadan, onunla dertleşip baş başa, kol kola yaşamadan adeta işkence... İçinizi bir hüzündür kaplar, ders ve teneffüs saatleri uzadıkça uzar; bir üzüntü, bir azap ki değme gitsin!
Dargınlık mı? Hiç sevmem, zira kendisi ne kadar kolau olursa tashihi (düzeltme), barışıklığı o derece güç olur... Hem dargınlık insanların bütün ömrünü dolduran bir çile, bir ezadır.
İnsan rakı masasının başına "eğlenelim!" İkbal masasının başına "iş görelim!" diye oturur ve ekseriya eğlence öğürtü, iş gürültü ile biter, zehir olur!
Sayfa 52 - İnkılap kitabevi 2019Kitabı okudu
"Zaten içki ve ikbal korkağı cesur,cesuru küstah eder.."
Sayfa 40 - İnkılap kitabevi 2019Kitabı okudu
Narın ağacı ne kadar civelek,çiceği ne ince,kabuğu ne renklidir...Öyle farz ederim ki nar,insanı hayrete düşürmek için yaratılmış bir yemiştir ."
Sayfa 31 - İnkılap kitabevi 2019Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.