a

Anılarım

0 üye
İş bulana kadar bir ara konfeksiyon atölyesinde çalışan halamın yanında çalıştım biraz. Sabahtan arabesk açıldı tamam seveni sevmeyeni anlarım akşam paydosa kadar arabesk çaldı. Ben mala döndüm, yediğim içtiğimden tat alamadım hadi benim halam gerizekalı diğer arkadaşları niye tepki göstermiyor merak ettim. Ben sabahtan akşama kadar arabesk dinlemekten başka âlemlerde geziniyordum millette tepki yoktu.
Çalıştığım yere çöpçüler geldi gittim yanlarına "geçmişimi de alıyor musunuz?" diye sordum. "Alıyoruz. Bizim geçmiş çok dolu" dediler. Bende "o zaman geçmişte sıkıntı yaşıyayım da dolsun" dedim 😊
Reklam
İran'ın Gürpınar'ı Aştiyan. İranlıların tabiriyle Aştiyan şehristani yada Şehristani Aştiyan. Evirsen de çevirsen de Aştiyan işte. Bu güzide kasaba da 4 aylık kalışım içinde güzel bir anım oldu. Medrese de kaldığım dönemler Cumartesi ve Pazar günleri denk geldiğim Azerbaycanlı bir arkadaşa kuyruk olup çarşıya çıkıyordum. Çünkü kendime güvenim yoktu ama fark etmeden Farsça'yı çözmüştüm. İran'da zaten Türkçe konuşsan da fark etmez. Haftasonu Azerbaycanlı bir arkadaşla çarşıya çıktık ve birkaç sokak ötede bir fırına gittik. Bu fırını Azeri karı koca işletiyor. Birde 10, 11 yaşlarında oğulları var. Fırında duvarlar fayans, tavan ve duvarın bir kısmı kahverengi tonlarında. Bir de aile de öyle bir hava, mekân da öyle bir atmosfer var ki hem hipnoz oluyorsun hemde sanki bir portala girmişsin ta 1800 bilmem kaçlı yıllara gitmişsin gibi hissedersin. Aile de kahverengine yakın birazda sakin tonlarda kıyafet giyinmişler. Adama baksan kendine çeki düzen veresin geliyor istemsiz eşine baksan ayrı bir çeki düzen veresin geliyor. Ekmek istiyorsun arkadaş ekmek gelene kadar sanki bilmeden bir romana dahil olmuş karakter gibi hissediyorsun kendini. Ha bende şairim acımdan ölsem oturur haftalarca o çifte baka baka şiir yazmaya meyilliyim durduk yere felâket ilham veriyorlar. Kaçış yok o aileye bakan mahallenin delisi bile şair kesilir. Adamlar enterasan bir şekilde hipnoz ediyorlar. Arkadaşla ekmeği aldık sakince dışarıya çıktık ve "oh çok şükür gerçek hayata döndük" diyesimiz geldi.
Bir dönem Beylikdüzü'nde çeşitli yerlerde çalışırken sabit bir rüya görüyordum. Tamam farklı mantıklı, mantıksız rüyalarda görüyordum ama sabit gördüğüm rüya bizim şuan oturduğumuz mahallenin üst sokaklarıydı. Bizim mahalle yokuşlarıyla meşhur birde. Araban olmasa yürüyerek gitsek bir yere iyi spor oluyor. Rüyamda mekân sabit bizim mahalle
Son beşik kardeşim Ali 8 yaşında ve arkadaşlarıyla Roblox oyunu oynamak için annemin telefonunda WhatsApp grubu kurmuş ve okeye dördüncü arar gibi arkadaşlarıma "kanka" diyerek örgütlüyor. İki dayımız var bir tek bu çekti dayıma 😃
Dün iş çıkışı eve gittim. Kapıyı açtım ufak kardeşim kıyameti kopardı "dışarıya çık" diye. Şaşırdım ve çıktım. Kapının önünde ayakkabımı soyundum bekledim. Ufak kardeşim tekrar kapıyı açtı, bacımın elinde pasta, ışıklar sönük "İyi ki doğdun Aykut" diyor annem, babam ve kardeşlerim. Yedik, içtik annem "yarın (6 Ocak) akşam işe gidiyorsun diye şimdiden kutladık. Nice senelere" dedi. Zaten o bana yetti. Doğum günü kutlaması derdinde değilim ama hakikaten bu gün felaket içerledim. Kimse aramadı arkadaş. Tamam bacak kadar boyum zamanlarından beri toplumda yer edinemedim, kimsenin çıkarı olmadığı için benle izdivaç bile etmedi ama arkadaş kafa bulmak için bile kimse aramadı. "Neyse" dedim ama dehşet içerledim. Facebook hesabıma baktım biri kocaman harflerle çevresi boyalı, birisi kendi animasyonuyla, biri de "nice yaşlara kanka" diye kutlamış. Kanka diyende kafası güzelken arıyor beni. Vallah ne bileyim çok dehşet içerledim. Kafa bulmak için bile arayan yok o zaman satayım ben telefonu.
Reklam
50 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.