Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Etnoloji ise bir ya da bir­den fazla yaşam biçiminin karşılaştırmalı olarak çalışılmasıdır. Bu yüzden etnografya yazan kültürel antropologlara çoğu za­man etnograf; farklı yaşam biçimleri hakkında toplanan bilgi­yi karşılaştıran antropologlara ise etnolog denir.
Sayfa 29 - Doğu Batı Yayınları
İnsanın prensibi zekaya dayanan eylemdir. İnsan zekaya dayanan ve bir amaç güden davranışları ile herhangi bir çevrede hazır bulduğu rastgele objektleri değiştirir. Bu yüzden onda özelleşmiş organların geliş­mesi gerekmemiştir. İnsan zekice yaptığı değişiklikler ile realiteyi kendi ihtiyaçlarına uydurur. Buna karşılık hayvanlar özelleş­miş organları ile özel bir çevreye uymuşlardır. Örneği, Buz Devrinde uzun tüylü bir fil tipi vardı, iklim ısındığında onun soyu tükenmiştir.
Sayfa 17
Reklam
Ve isyan —ki olan budur— baskıcı olduğu hissedilen bir sistemin yarattığı birikmiş saldırganlık ve düşmanlığın salıverildiği bir katarsis çabasıdır.
En geniş anlamıyla siyaset herhangi türdeki bir sosyal grup için kullanılabilir. Yani, aile içinde bile siyaset olabilir —zira anne, baba, oğullar ve kızlar arasındaki güç dağılımı aile içinde temel bir meseledir. Yerel bir klüpte bile benzer şekilde ufak çapta siyaset vardır. Öte yandan, biri konuşurken siyasetten ya da siyasi örgütlenmeden bahsettiğinde, kimsenin aklına aile içi meseleler gelmez.
Sanayi Devrimi, Bira ve İspirtolu İçkiler
19. Yüzyılda bira ve ispirtolu içkilerin bu şekilde karşı karşıya getirilmesi örgütlü işçi hareketinde özel bir anlama kavuşur. Buradaki mesele alkol sorunudur. 19. Yüzyıldaki sosyalist harekette alkol sorunu merkezi bir öneme sahiptir. Proletaryanın alkolikliğiyle en iyi nasıl başa çıkılacağı tartışmasında iki ayrı cephe vardır. Anglosakson-Püriten gelenekten gelen cephe alkolden tamamen uzak durulmasını savunur. Diğeri ise ölçülü alkol tüketimini, yani bira içilmesini zararsız bulmakla kalmaz, faydalı bile bulur. (görüldüğü gibi, bu iki görüş Calvin/Luther ilişkisinin yeni bir versiyonudur.) İçkiden tamamen uzak durulmasını savunan Avusturyalı sosyalist Viktor Adler, birayı sarhoş ettiğinden değil, rahatlığı teşvik ettiği için yargılarken sosyalist öz disiplin psikolojisi hakkında hayli fikir edinmemizi sağlar. "Kahrolsun rahatlık!" başlığını taşıyan bir makalede şöyle yazar Adler: "Biz rahatlık istemiyoruz, tersine, tüm çalışmamız işçilerin rahatsız olmasını hedefliyor. Biz kendimizi gizlemek istemiyor, her şeyi olanca açıklığıyla görmek istiyoruz, daha çalışkan, daha becerikli olmak istiyoruz, alkollü beyinler başkalarının angaryasına koşmak için yeterli olabilir ama işçi sınıfının kurtuluşu için salim kafalı, soğukkanlı insanlara, sağlıklı beyinlere ihtiyaç vardır." Bir başka yerde ayıklık, rasyonellik ve beyni daha ön plana çıkarır: "Beyinlerde devrim yapmak; umudumuz budur, insanlığın geleceği için mücadele eden herkesin çabası budur."
Sayfa 163 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Neandertal erkeklerinin ortalama boylarının 1.70 m, ağırlıklarının 65-70 kg, kadınların ise boylarının 1.60 m, ağırlıklarının ise 50-55 kg dolayında olduğu ve her iki cinsin de tıknaz ve sağlam bir bedensel yapıya sahip oldukları anlaşılmaktadır.
Reklam
To find out how and how much a savage or his myths can labor, one has to be there beside him. These qualities mark the great difference between Malinowski and the earlier generation of armchair theorists. Even those who did practice in the field in his day he characterizes dismissively as conducting their interviews from a "comfortable position on the veranda of the missionary compound, Government station, or planter's bungalow ... armed with pencil and notebook and at times with whisky and soda".
Çamurdan yapılma insan öyküsüne dair yorumlar Sümer mitolojisinde boy gösterir, ayrıca Afrika’nın Yoruba halkının sözlü tarih unsurlarından biridir. Toz ve kil, Kitabı Mukaddes’te ve Kuran‘da da Tanrının kullandığı malzemelerdir. Yaratılışla ilgili bu mitlerin mantığı ve güzelliği, kökümüzü tamamen bu gezegenin özünü dayandırıyor olmalarıdır. Bu mekandan doğduk, burada topraktan yoğrulduk ve yaşama kavuştuk.
Sayfa 19
İlk insan?
İnsan evrimindeki ilk anatomik dönüşüm, kuskusuz iki ayak üzerinde durmak ve yürümektir. İnsan insan yapan ikinci kilit uyarlanma, son 2,5 milyon yıl süresince kademeli olarak beyin büyüklüğünün artmasıdır. (…) Beynin büyümesin ve ellerin serbest kalması yaklaşık 2 milyon yıl önce doğadaki cisimleri alet olarak kullanmak üzere yeni bir adaptif dönüşümün kapılarını aralamıştır. Bu türün bireyleri çakıl taşlarını birbirine sürterek keskin ve sivri uçlu tas aletler yapmış, vahşi etçiller tarafından öldürülen hayvanların leşlerini parçalara ayırmış, lezzetli ve besleyici yağı ve iliği çıkarmak için kullanmıştır. "İlk insan" olarak anılmayı hak eden bu türe Homo habilis diyoruz. Tam da burada insan evrimi tartışmalarında sıkça yapılan bir hataya düşüyoruz. Aslında "ilk insan" ya da "ilk" Homo habilis diyebileceğimiz bir canlı hiçbir zaman olmamıştır. Hiçbir cinsin ya da türün ilk temsilcisi ya da ilk numunesi yoktur. Hiçbir anne kendinden farklı bir türe dâhil olabilecek yavru dünyaya getiremez; türler kesintisiz ve süreklidir. 3,5 milyar yıllık evrim tarihi boyunca yaşamış her canlıya ait fosil numeneler elimizde olsaydı bu kesintisiz süreklik içinde canlılara cins ya da tür ad vermemiz neredeyse imkânsız olurdu. İnsan evrimi dâhilinde cins ve tür ismi verdiğimiz numunelerin hepsi bu süreklilik içindeki rastgele bir ara basamaktan başka bir şey değildir. Sorunun ana kaynağı (…) biz insanların her şeyi isimlendirme ve kategorilere ayırma saplantımızdır.
İnsanların korkularından kurtulmak amacıyla yarattıkları tabulara tapınmaları, sosyal antropolojinin üzerinde önemle durduğu bir konudur.
e-pub
914 öğeden 601 ile 610 arasındakiler gösteriliyor.