b

Bilmeniz Gereken 50 Tablo

0 üye
School of Athens 1510
İtalyan Rönesansı'nın önemli ressamlarından Raffaello Sanzio, ilk eğitimini Urbino Kontu'nun saray ressamı olan babasının atölyesinde aldı. Sonra Perugino'nun yanına çırak olarak girdi. 16 yaşında yaptığı 'Havva'nın Yaratılışı' ve 'Trinite' tablolarıyla dikkat çekti. 1504'te Floransa'ya taşınan sanatçı, en ünlü eserlerinden 'Bakire ve Çocuk'u burada tamamladı. Genç yaşta bu denli yetenekli olması sayesinde ünü hızla yayıldı ve Papa Julius tarafından Roma'ya davet edilerek, Vatikan Sarayı'nın ressamlarından oldu. Michelangelo ve da Vinci'nin figürlerinden ve kompozisyonlarından etkilendi. Resmettiği teolojik, felsefi ve lirik tablolarda hep bir sakinlik hâkimdir. Raffaello, kariyerindeki en önemli eseri 'Atina Okulu' freskinde, eski Yunan filozoflarını tasvir eder. Tam ortada yan yana Eflatun, Aristo ve Sokrates bulunur. İdealar dünyasından mutlak düşünceye kadar felsefenin büyük argümanlarının içinde saklandığı eserde ressam, sanat çevresine rüştünü ispat etti. Raffaello, 37 yaşında soğuk algınlığından hayatını kaybetti.
The Death of Virgin 1601-1605
Soyadını, doğduğu köyden alan İtalyan ressam Caravaggio, Roma'ya gitmeden önce Milano ve Venedik'te eğitim aldı. Işık ve gölge kullanımı ile barok akımının en özgün sanatçılarından oldu. İlk eserlerini, Lotto ve Savoldo gibi sanatçılardan etkilenerek yaptı. Bir dönem Tiziano'dan eğitim aldı ve bu yolla Venedik Okulu ile ilişki kurdu. Roma'da kaldığı sırada daha çok, başta kendininki olmak üzere portreler, ölü doğa ve meyve resimleri yaptı. Doğalcılığın yanı sıra ışık ve renklerinde, neredeyse realizm akımının etkileri görülür. Son dönem eserlerinde dinsel sahneleri resmetti. Tam bir ustalık meyvesi olan 'Meryem'in Ölümü' tablosu, Caravaggio'nun ışık ve gölge konusunda dâhiyane olduğunun ve resimsel düzlemi, dramatik bir stilde ele alışının göstergesidir. 'Meryem'in Ölümü'nde ressamın çağdaşlarından farklı olarak gölgelere önem vermesi, dramatik anı tıpkı bir teatral sahne gibi algılaması tabloyu önemli kılar.
Reklam
Dynamism Of A Dog On A Leash 1912
1901'de Paris'e giderek sanat çevrelerine giren Giacomo Balla, burada empresyonizmden etkilenerek ‘Fütürist Manifestosu'na imzasını attı. 20'nci yüzyılın değişen resim anlayışını yakalamakta usta olan ressamın eserlerinde, sürekli bir dinamizm ve canlılık hâkim oldu. Tıpkı bir fotoğrafın devinimini yakalar gibi boyadığı tuvaller, sanat çevrelerince büyük ilgi gördü. Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması ve faşist akımlar sanatçıyı derinden etkiledi ve figüratif resim anlayışına sürükledi. 1930'lardan sonra resimlerinde soyut öğeler yer almaya başladı. Tasmalı Köpeğin Dinamizmi' adlı tablosunda, bir köpeğin hareketlerini gerçekmiş gibi tasvir etti. Ressam, Jules-Etienne Marey ve Edward Muybridge adlı fotoğrafçıların hareket çalışmalarından yararlanarak yaptığı resimde, değişik hareket geçişlerini eş zamanlı olarak yansıttı. Bu şaşırtıcı ve daha önce hiç kullanılmamış teknik ve renk geçişleri, dikkati üzerine çekti. Balla, ardından yetişen birçok genç sanatçıyı, resme hareket katma tekniği ile derinden etkiledi.
Still Life With Apple'a 1898
Fransız post empresyonizmin öncülerinden Cezanne, hem seyyah hem ressam olarak anıldı. Modern sanatın gelişmesine katkıda bulunduğundan, post empresyonizm anlayışının babası olarak ün yaptı. Hukuk eğitimi aldığı sırada resme olan ilgisi ağır basınca Paris'e, çocukluk arkadaşı Emile Zola'nın yanına gitti. Yetenekli olmasına rağmen tabloları, Paris Salonu (Fransız Güzel Sanatlar Akademisi tarafından kurulan şehirdeki kamuya açık tek sanat sergisi) tarafından reddedildi. Ancak ressam, çalışmalarına ara vermeden devam etti. Kariyeri boyunca özellikle natürmort yapmaktan keyif aldı. Eserlerinde kullandığı siyah, kahverengi, gri renkler ve hüzünlü hava, fark yaratmasına yardım etti. Sakin ve sessiz bir hayat tercih eden sanatçının, Pissarro ile tanıştıktan sonra eserlerinde canlı ve parlak renkler kullandığı görülür. Derinlik algısını bozması ve perspektif kurallarına uymaması, kübistlere ilham kaynağı olmuştur. 'Still Life with Apples' adlı eseri, lirik dönemine denk gelir ve canlı renkler, ışık yansımalarıyla dikkat çeker. Stüdyoda resmedilmiş, hem geleneksel hem de modern izler taşıyan eserde elmalar tanımlanabilir bir gerçekliktedir. Renkleri ise yanındaki diğer objelere göre değişiklik gösterir.
Tuin Der Lusten 1480-1490
Hieronymus Bosch, Rönesans'in Kuzey'deki temsilcilerinden biri olarak tarihe geçti. Tüm yapıtlarını, dönemin kralları ve asilleri satın aldı. Muhteşem alegorik, mistik ve fantastik işlere imza attı. Tablolarında melekler ve şeytanlar, canavarlar ya da gerçeküstü, hiç görülmemiş, resmedilmemiş yaratıklar çizdi. Yaşadığı döneme göre farklı tarzı olmasına rağmen, sonraki kuşaklarda anlaşılacak sürrealizm akımının öncüsü oldu. Sigmund Freud eserlerini incelediğinde, Bosch'un gece kâbuslarını ahşap üzerine resmettiğini savundu. Kendi hayatında karamsar olmasına ve acı dolu bir dünyada yaşadığına inanmasına karşın, resimlerinde müthiş bir renklilik ve mutlu ifadeli insanlar yansıttı. Sanat tarihine eşsizliğiyle geçen 'Zevkler Bahçesi' adlı eserinde, bütün kuralları yıkarcasına resmettiği çıplak insanların keyifli anlarını, fantastik bir öykü içinde verdi. Tabloda, bir yanda dünya nimetlerinden zevk alan insanlar, diğer yanda günahları yüzünden cezalandırılanlar dikkat çekiyor. Tablo aynı zamanda Orta Çağ insanında hakim olan karabasan ve ölüm düşüncesine de vurgu yapıyor.
Two Women Chatting Bu The Sea 1856
Empresyonizm akımının en önemli isimlerinden biri olarak anılan Camille Pissarro, Paris'te eğitim gördü. 1855'te, Fransa'ya tamamen yerleşmeden önce Venezuella'yı keşfetmeye gitti. Bir sergide tanıştığı Corot'dan çok etkilendi. Sanat okulu Académie Suisse'te eğitim gördüğü sırada Monet ile tanıştı ve onun sayesinde empresyonistlerin bir araya geldiği ‘Cafe Guerbois'de, gruba katılan yeni bir halka olarak takdim edildi. 1870-1872 yılları arasında sıkı dostlukları olan Pissarro ve Monet'nin yolları, Fransa- Prusya Savaşı'nın patlak vermesi üzerine ayrıldı. Tıpkı bir guru gibi, peşinde dolaşan öğrencileri oldu ve gruplara hitap etti. 1880'lerin ortasında Seurat'ın yeni-ekspresyonizmiyle flört eden ressam, kendi tekniğinden uzaklayarak yeni bir yaklaşım benimsedi. İleriki yıllarda, gözündeki rahatsızlık yüzünden daha fazla resimle ilgilenemedi. Fransa köy ve şehir hayatı ile manzara resimleri yapan Pissarro'nun ünlü tablosu 'Denize Karşı Sohbet Eden İki Kadın'da, renk geçişleri dikkat çeker.
Reklam
50 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.