d

Din ve Tarih

0 üye
İslam'ın eşitlikçi bir din olduğu sıklıkla söylenir. Bu yargının doğ­ruluk payı yüksektir. Eğer gelişim çağında etrafında yer alan top­lumlarla -doğuda İran' ın tabakalı feodalizmi ve Hindistan' ın kast sistemi, batıda ise hem Bizans'ın hem de Latin Avrupa'nın ayrıca­lıklı aristokrasileri- İslamiyet'i kıyaslarsak İslam sistemi elbette ki bir eşitlik mesajı getirmiş olur. İslam, böylesi toplumsal ayrışım sistem­lerini sadece uygun bulmuyor değildi aynı zamanda açık ve kesin şekilde reddediyordu. Gelenek içerisinde korunmuş Peygamberin fiilleri ve söyledikleri, İslamiyet'in ilk yöneticilerinin muazzez tea­mülleri soy, aile, makam, zenginlik ve hatta ırkla yapılan ayrımcılığa çok şiddetli şekilde karşıdır ve makam ile şerefin sadece takva ve liyakatle belirleneceğinde ısrarcıdır.
Sayfa 97 - pdf
Hıristiyan dünyasında laiklik, kilise ile devletin uzun ve yıkıcı mücadelesini çözmeye yönelik bir çabaydı. Bu ikisinin, Amerikan ve Fransız Devrimlerinde (sonrasında ise başka yerlerde) benim­ senen ayrılıkları, iki şeyi önlemek için tasarlanmıştı: Dinin devlet tarafından otoritesini güçlendirmek ve genişletmek için kullanıl­ması; din adamlarının devlet gücünü akide ve kurallarını başka­larına dayatmak için kullanması. Bu, uzun süredir sadece Hıris­tiyanlıkla alakalı bir sorun olarak görülmüş, Müslümanlarla veya İsrail'de benzer bir sıkıntı yaşayan Yahudilerle ilişkilendirilmemiş­tir. Bugün Ortadoğu'ya, hem Müslümanlara hem de Yahudilere bakarak bunun hala geçerli olup olmadığı sorulmalıdır. Şu soru da es geçilmemelidir: Müslümanlar ile Yahudiler bir Hıristiyan hastalığına yakalanmış olsalar, Hıristiyanların uyguladığı tedaviyi hesaba katmayacaklar mı?
Sayfa 135 - pdf
Reklam
Kesin olan bir şey varsa o da Pers'in kanun koyucusunun, Musa'nın Yahudilere kazandırdığı kanunlar , öğreti ve dini âdetler konusunda kendi kendini yetiştirmiş olduğudur. Tek bir aşirete özgü olan ruhban sınıfı, din adamlarına tanınan vergi hakkı... çarpıcılıkta aşağı kalır tarafı olmayan binlerce başka benzerlik, Yahudilerin kitaplarından Zerdüşt'ünkilere ve onun tilmizlerininkilere geçmiştir.
Sayfa 15
Elbette bir Müslüman, İslamiyet dışındaki dinleri "din" olarak görmez. Ancak insanların farklı inanç tercihine saygı göstermek de Müslümanca müsamahanın gereğidir. Çünkü İslam'da insan "hayatın merkezi" dir. Hayat insan için var edilmiştir. Bediüzzaman'ın ifadesiyle, "Kâinat hayat için, hayat insan içindir".
Sayfa 73-74Kitabı okudu
Buna göre, insanlar, tanrısal varlığın ancak, batan güneşin son ışınları gibi, ardında bıraktığı etkisini görebilirler.
Garazkâr olanlara: "Hasbin Allah venimelvekil" den başka söz denilmez. Bu gibilerin kısas-ı İlahiye duçar oldukları görülerek müteselli olmaktayız.
Sayfa 204 - Panama Yayınları, Yavuz BahadıroğluKitabı okudu
Reklam
85 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.