Sırf cinsiyetinden ötürü “güçlü olmak zorundasın” algısına maruz bırakılan, zayıf görünmemek veya yanlış anlaşılmamak adına duygularını açıkça ifade etmeden önce iki kere düşünmek zorunda kalan, toplumsal cinsiyet rollerinin ağır yükü altında ezilen -ve bunun yarattığı depresyonla mücadele etmek zorunda olan-, gece yolda yürürken önünde yürüyen kadın korkmasın diye adımlarını hızlandırıp onun önünde yürüyen, başarısız olduğunda “erkeklik gururu”nun kırıldığı hissettirilen tüm erkeklerin gününü kutluyorum. Ne sizlerin ne bizlerin cinsiyetimizden kaynaklı hiçbir zorbalığı artık konuşmayacağımız günlerin gelmesini temenni ediyorum. Siz, biz değil; insan olarak bir olmamız dileğiyle…
Ne zaman kılığı kıyafeti, şaçı makyajı, oturuşu duruşu, konumu ve vizyonu, özgüveni ve sohbeti “ kusursuz” bir kadınla yan yana düşsem kaçmak isterim yanından, kaçmak uzaklara.
Vallahi Mergub, size doğrusunu söyleyeyim mi? Ben, şimdiye değin hiçbir erkeği sevmedim. Eger bir erkek sevseydim o da siz olurdunuz. Ama erkeklerin hiçbirine güvenmiyorum.
Onlar, bir kadını "aşk" sözünün bütün anlamlariyla sevmezler.
Yalnızca beğenip ona yakın olma biçiminde severler. Bugün
sevdikleri kadından biraz daha güzelini yarın görürlerse, o anda ona tutulurlar.
Ah, bu erkekler! Gepsinde aynı gurur, aynı kendini beğeniş. Bizim de bir kalbimiz olduğunu, bizim de "mutlaka" isteyecek bir şeyimiz olabileceğini, bir türlü akıllarına getirmek istemiyorlar.