Çoğu insan acı çekmenin kaçınılmazlığını da sorgulamama eğilimindedir ve çirkin bir vakayla şahsen karşılaşmadıkça veya kurban kendileri olmadıkça şikâyet etmezler; fakat görünüşe göre bazıları insan ırkıyla o kadar bağlantılıdır ki, insanlıkla birlikte acı çekerler ve birileri keder veya acı çekerken kendileri için mutluluğu ve huzuru kabul edemezler. Eskiden böyle nitelikler seyrekti fakat şimdi çok var ve insanlığı gözlemleyen herkes, aramızda giderek yaygınlaşan bu her şeyle paydaşlık duygusunun mutlaka farkına varır.
Bu iki tür insanı evrim meselesi bağlamında düşündüğümüzde, evrime farklı reaksiyon gösterdiklerini ama tutumlarının neticesinin temel olarak aynı olduğunu görebiliriz. Türlerden biri doğanın yavaş süreçlerini hızlandırmak amacıyla bilim uygulaması yoluyla evrimsel gelişme kaydetmeye çalışırken, diğeri doğanın planının işleyişinin bir parçası olan acıyı azaltmaya çalışmaktadır ve her ikisi de daha verimli hizmet edebilmek için bilgi arayışındadır.
Ne zaman bir yere dualar ve yoğunlaşmış arzular yönlendirilmişse orada güç toplayan bir elektrik girdabı oluşur ve bu bir süre için insanlar tarafından hissedilen ve kullanılabilen somut bir bedendir. Bu güç bedenleri etrafında tapınaklar, mabetler, ve daha sonra kiliseler veyahut türbeler inşa edilir. Bunlar her bir planda odaklanmış kozmik rahmeti toplayan kâselerdir.
Modern bilim, Hermesçi felsefenin birçok kayıp bilgisini bugün yeniden keşfetmektedir. Bu felsefenin gizlerinden biri de bir insanın zihinsel gelişimini, ruhsal niteliklerini ve fiziksel sağlığını, bir insanın teninden dışarı çıkan yarı görünür elektrik kuvvete bakarak değerlendirmektedir.
“Yedi Hakikat prensibi vardır; her kim ki bunu bilip anlar,sihirli dokunuşu, Tapınak Kapılarını sonuna kadar açan Büyülü Anahtara sahiptir.”
Genelde Hermes konuşulduğunda, “Tanrısal Zekâ”dan bahsedildiği kabul edilir. Hermetik felsefeye göre Tanrı’nın, gökkuşağının yedi rengi ile sembolize edilen, yedi yaratıcı gücü vardır. Bu yedi yaratıcı güç
SAMYAMA
hinduizm
Raja-Yoga'nın daha yüksek üç basamağı: Konsantrasyon, me ditasyon ve derin düşünce.
SAMYOJANA
budizm "Bağlamak"
Canlıları varoluşa bağlayan on tane sebep vardır: Kişiliğe veya benliğe olan inanç, kuşku, ku rallara ve ritüellere bağlı ol mak, arzulamak, hassas bedeni arzulamak, cismani olmayan bedeni arzulamak, gurur, sinir lilik, cehalet. İlk beşinin ,.dı, aşağı bağlanış, çünkü duyum dünyasına bağlıdırlar, diğerle rine de yükseğe bağlanış denir, çünkü canlıyı, hassas bedene bağlıdırlar.
SANNYASA
sanskr. "Feragat etmek"
Dindar bir Hindu'nun hayat yolunda dördüncü ve son ba samağı. Tüm dünyevi şeyler den feragat edip tüm çabasını Tanrı'ya yöneltir. Şimdi o Sannyasin unvanına ulaşır. Bu da BhikŞu ile karşılaştırılabilir.
SANNYASİN
Hinduizm'de tam anlamıyla fakirlik içinde yaşayan ve bu dünyadan kopmuş olan bir in sana verilen ad. Bekar olarak insanların bağışlarıyla yaşar. Bhagvan Shree .-Rajneesh (Os ho) müritleri de, kendilerine Sannyasin demektedir
SAMMASAMBUDDHA
budizm "Tamamıyla uyanmış olan"
Buda'nın şeref unvanı. Eski Bu dizm, yedi tamamıyla uyanmış olanı tanır, tarihi Buda bunların sonuncusudur. En son 4 Buda (Kakusandha, Kanagamana, Kassapa, Gotama) çağımız dünyasında ortaya çıkmıştır.
ANİMASYON
lat. "Canlandırma"
Bir bedenin canlandırılması fiili, özellikle gizli yaşam prensibinin aktivasyonu ile il gili.
· lat. "Animismus", osm. "Ervahiye, ruhaniyet"
Okült tezahı'.rleri açıklarken, onların nedenlerini tamamen dünyevi varlığın ruhuna da yandıran ve dünya dışındaki leri veya ruhi müdahaleleri, başka bi::: açıklama mümkün olmadığı sürece geçerli sayma yan görüş biçimi. Yani ani mizm, spiritüalizmin bir çeşit karşıtıdır ve bu anlamda ilk kez .-Aksakof tarafından sa vunulmuştur.
ANİMUS
/at. "Ruh; Can"
"Tanrısal benlik" için kullanı lan spiritüalistik kavram.
ANİRA
jap.
Japonlar, her saatin ayrı bir cini olduğuna inanırlar. Anira bu cinlerden sekizinci s.aate denk gelenidir. *
wr Cin