Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Felsefe-Düşünce-Tasavvuf

Profil
Lisânı ağızda olanı değil, lisânı gönülde olanlara yâr et bizi... Tebessümü simâsında olanı değil, tebessümü gönülde olanlara kat bizi... Aşk'ı tende sananı değil, Aşk'ı ruhunda can bilenlere arat bizi... Hz Mevlana.
Bütün Annelerimize
.... Peygamber (s.a.v)'e soruldu: "İnsanlar arasında sevgi dolu şefkati (birr) en çok hak eden kimdir?" O, "annendir" dedi. Soran kimse "sonra kimdir?" dedi. Peygamber, "annendir" dedi. Soran kimse "sonra kimdir?" deyince O, "annendir, sonra da babandır" dedi.
Sayfa 50 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Reklam
Efendim bizim sohbetlerimiz insan nedir, vazifesi nedir, ne olur, bunları izah eder. Bunları pek az murşid açık, açık anlatır. İnsanın şerefi, ne için yaratıldığı ve ne olacağı manevi kanun-u İlahidir. Tasavvuf kitaplarından Muhammediye ve Fütuhat- ı Mekkiyye' yi çok beğenirim. (sohbet 1 - insan)
İnsan-ı Kamil
İnsan-ı Kamil
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
....insanın varlığı doğadan ayrı düşünüldüğünde yok olmaya mahkumdur.
Sayfa 27 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Mitolojinin ve farklı dinlerin bâtınî kısımlarının sıkça kullandığı sembolik düşünce maddeler arasındaki ilişkide sınırsızlığa izin verir. Her şey farklı özellikleriyle çok çeşitli fikirler uyandırır ve bir özelliğin birkaç sembolik anlamı olabilir. En yüksek kavramların binlerce sembolü olabilir. Hiçbir şey yüceyi temsil edecek ve övecek kadar
Sayfa 26 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Reklam
dipnot 14
Bu durumu şu örnek çok güzel açıklar: "Dört İslam ülkesinden, dört farklı dil konuşan dört hacı Mekke'ye doğru giden yolda çölden geçiyorlarmış. Bir vahada bir parça altın bulmuşlar. Altın parçası o kadar küçükmüş ki bölüşseler ellerinde neredeyse hiçbir şey kalmayacakmış. Bunun yerine altın ile bir şey satın alıp bölüşmeye karar vermişler. Almak istedikleri şeyi, en yaşlıları Arapça, ikincisi Farsça, üçüncüsü Türkçe ve dördüncüsü Kürtçe -hep aynı şeyi-söylemişler. Her dilde üzüm kelimesi farklı olduğu için birbirlerini anlamamışlar ve kavga ile son bulan bir tartışmaya girmişler. Oradan geçen ve dört dili de anlayan ve her birinin hakkını savunacağına söz veren beşinci hacı gelene kadar sakinleşmemişler. Beşinci hacı parayı alıp gitmiş ve biraz sonra sulu üzümlerle gelerek aralarında pay etmiş. Bu durum değişik dinler için de tıpkı böyledir. Hakikat daima aynıdır, onu anlatan kelimeler ise çok farklıdır. Gelecekte bir gün insanlar yeterince olgunlaştığında farklılıklar birleşmeyle sonlanabilir. Zira hakikat Allah gibi tek ve Ölümsüzdür." Mevlânâ Celâleddin Rûmî bu fikri şöyle dile getirir: "Önce senin ruhun ve benim ruhum bir idi. Benim gelişim senin gelişin, benim gidişim senin gidişin idi. Benden ya da senden söz etmek doğru olmaz. Aramızda ben ve sen artık bitti. Işıldayan özünü bulmak için nefsin bütün engellerini aş. Yerim hiçbir yerdir ve izim hiçbir izdir." Carl Vett , a.g.e., s. 35, 46. [Dervişler Arasında İki Hafta - KAKNÜS YAYINLARI]
Sayfa 26 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
1949 BASKISININ ÖNSÖZÜ
Veda'larda bize söylendiği gibi: "Gerçek birdir, fakat bilgeler ona birçok isim takmışlardır.
Sayfa 10 - İthaki Yayınları- 1238 / 1. Baskı, Temmuz 2017, Istanbul
Şimdi insanlar kitap okuyamıyorlar. Çünkü beyinler sanki bir denizanası gibi olmuş, bütün kıvrımları adeta kaybolmuş, düz bir satıh haline gelmiş. Hemen sıkılıyorlar. Onlara avantür, biraz daha ilerisi, 'görsel' lazım. Böyle olunca da bütün kavram dünyası yok oluyor. S.ökten
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
Günlük koşuşturmaca içinde kendini tekrarlayan modern insan farkına bile varmadığı ruhunun açlığını doyuramamanın bedelini çok ağır ödemektedir. Modern hayatın yoğun temposu içinde tükettikçe daha da çok kazanıp daha da tüketmeye programlanan ve zorlanan ve kazandıkça daha da harisleşen insan bu kısır döngüyü fark etmemekte ya da nasıl kıracağını bilmemektedir. Böyle bireylerden oluşan toplumların ve onların yöneticilerinin dünyayı ne hale getirdiği ortadadır. Son dönemlerde insan nesline karşı her bir alanda uygulanan ve onu her yönüyle kuşatmaya çalışan negatif manipülasyonlar, kötücül zihin müdahaleleri çağdaş insanı daha da sıkıştırmaktadır. "Bu koşuşturmacanın içinde bir an durup, derin bir nefes aldıktan sonra, kendisine ben ne yapıyorum? Sadece gördüğüm ve göründüğüm halimden mi ibaretim? Bu hayata gelişim sadece bu kısır döngüyü yaşamaktan mı ibaret? Elde edip durduklarıma rağmen içimde durmadan hissettiğim bu boşluk duygusu, bu içimi kemiren huzursuzluk, bu kazandıkça daha da artan tatminsizlik, bu içimde durmadan kanayan beni acıtan yara nedir? Ruh halimi yöneten ben miyim, yoksa bana dayatılan oyunu mu oynuyorum?" sorularım sorarak farkındalık oluşturmaya başladığı anda aslında kendinin sadece bu günlük olarak algıladığı "ben"den ibaret olmadığını anlamaya başlayacaktır.
Sayfa 18 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.