f

Felsefe - Toplum Sosyolojisi

1 üye
Engels’e Göre Komünizmin Faydaları ve Şartları
Toplumun komünist örgütlenmesi üyelerine her yönde gelişmeyi içermiş yeteneklerini her yönde uygulama fırsatını verecektir. Bu sayede, çeşitli sınıflar zorunlu olarak silinip gideceklerdir. Demek ki, toplumun komünist örgütlenmesi, bir yandan sınıfların varlığı ile bağdaşmamakta ve öte yandan bizzat bu toplumun kurulması bu sınıf farklılıklarını yok etmenin araçlarını sağlamaktadır. Engels'e göre, komünist toplumu inşa edecek olan tek sınıf, proletaryadır. Proletarya, önce "proletarya diktatörlüğü" olan sosyalizmin, sonra da kendisinin de ortadan kalktığı sınıfsız toplum konumundaki komünist toplumun mimarıdır. Engels'e göre, "eğer proletarya, burjuvaziyle savaşımında, koşulların zorlamasıyla, kendisini bir sınıf olarak örgütlemek zorunda kalacak, bir devrim yoluyla kendisini egemen sınıf durumuna getirecek ve egemen sınıf olarak eski üretim ilişkilerini zor kullanarak ortadan kaldıracak olursa, o zaman, bu ilişkilerle birlikte, sınıf karşıtlıklarının ve genel olarak sınıfların varoluş koşullarını da ortadan kaldırmış ve böylelikle bir sınıf olarak kendi egemenliğini ortadan kaldırmış olacaktır. Sınıflarıyla ve sınıf karşıtlıklarıyla birlikte eski burjuva toplumun yerini, her birinin özgür gelişiminin, herkesin özgür gelişiminin koşulu olduğu bir birlik alacaktır.”
Sayfa 216 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Schopenhauer, Batı uygarlığını, onun kötülüklerini ve ürettiği insan tipini yoğun bir şekilde eleştiri süzgecinden geçirmiştir. Schopenhauer, öncelikle, Batı insanını doğru tahlil etmiş, Batı insanının büyük çoğunluğunun son derece bencil, adaletsiz, düşüncesiz, hilekâr ve bir hayli düşük zekâya sahip olduğunu iddia etmiştir. Schopenhauer, Batı insanını barbar, servet düşkünü, bencil ve maske takan insan olarak nitelemiştir. Ona göre, Batı insanı, düşünmeyen ve mutluluğu asla tadamayan sürü/kitle insanıdır. Bu hususta, Schopenhauer, "kitlenin kafası, hakiki mutluluğun yer bulamayacağı denli sefil bir sahnedir. Orada daha çok hayaletimsi bir mutluluk yer alabilir. Genel ünün tapınağında, nasıl da karışık bir topluluk bir araya gelir! Mareşaller, bakanlar, şarlatan hekimler, hokkabazlar, dansçılar, şarkıcılar, milyonerler ve Yahudiler" demiştir. Schopenhauer, "kitle/sürü insanı"nın karşısına "zihinsel dünyası zengin insan"ı koymuştur: "Zihinsel dünyası zengin bir insan kendi başına konser veren bir virtüöze ya da piyanoya benzetilebilir. Bilindiği gibi nasıl piyano kendi başına küçük bir orkestraysa bu insan da kendi başına küçük bir dünyadır ve ötekilerin ancak bir arada oluşturdukları şeyi, o kendi bilincinin bütünlüğü içinde oluşturur. Bir piyano gibi o da senfoninin bir parçası değildir, soloya ve yalnızlığa uygundur: onlarla birlikte çalması gerektiğinde, ancak piyonu gibi eşlik edilmesi gereken esas ses olabilir ya da vokal müzikteki piyano gibi ses verebilir.
Sayfa 150 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
İngilizlerin İrlandalılara Yapıp Ettikleri
Engels, İngilizlerin barbarlıklarının ve emperyalist arzularının daha iyi anlaşılması için onların Irlandalılara yapıp ettiklerine dikkat çekmiştir. Ingilizlerin Irlanda'daki ablukasına, Irlandalılara yaptıkları vahşete ve kötülüklere ilişkin Engels, Marx'a gönderdiği 23 Mayıs 1856 tarihli mektubunda şunları yazmıştır: "Inzibat
Sayfa 171 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Schopenhauer, Batı dünyasında bolca bulunan bencil kişinin, diğer insanlara çok fazla ıstırap verdiğini ve mühim olmayan bir ilgisini tatmin etmek için bile başkalarının can alıcı uğraşlarını harcadığını belirtmiştir. Schopenhauer, bencil kişinin, yani benmerkezci insanın, "sadece kurbanının yağını ayakkabısına bulaştırmak için birini
Sayfa 146 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Sürü İnsanı Üreten Bir Uygarlık Olarak Batı Uygarlığı
Schopenhauer, Batı uygarlığına mensup bireylerin, sıradan insan olduklarını ve onların dinî, mistik, ahlâki ve kültürel alandan ziyade mala, mülke, paraya, lükse, şatafata ve şöhrete daha fazla kıymet verdiklerini iddia etmiştir. Dolayısıyla, Schopenhauer, Batı insanının mutluluğu ve zevklerini hep kendi dışındaki maddî öğelerde aradığını detaylı bir biçimde irdelemiştir. Gerisini Schopenhauer'dan dinleyelim: "Sıradan insan hayatının mutluluğunu kendi dışındaki şeylere, mala mülke, şana şöhrete, kadın ve çocuklara, dostlara, cemiyete ve benzerine bağlar, dolayısıyla bunları kaybettiği yahut hayal kırıklığına uğratıcı bulduğu zaman, mutluluğunun temeli çöker. Bir başka deyişle çekim merkezi kendisi değildir; her heves ve arzuya bağlı olarak bu mütemadiyen yerini değiştirir. Eğer bayağı bir insansa, bir gün bu onun sayfiyedeki evi olacak, bir başka gün yeni satın aldığı atlar olacak ya da dostlara ziyafet vermek yahut seyahat etmek olacaktır, sözün özü lüksle, şatafatla dolu bir hayat... Bunun sebebi zevkini kendi dışındaki şeylerde arıyor olmasıdır." Schopenhauer, Batı insanını parayı çok değer veren ve onu her şeyin merkezine koymuş olan bir insan olarak tarif etmiştir.
Sayfa 135 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Batı Barbarlığı 2 Kitabı Arka Kapağı Tanıtım Yazısı
MACHİAVELLİ, SCHOPENHAUER VE ENGELS ÜZERİNE Günümüzde Batı uygarlığı, dünyanın en fazla tanınan ve en çok itibar edilen uygarlığıdır. Çünkü şimdiye kadar, gerek Batı toplumlarında gerekse de Türk toplumu gibi Doğu toplumlarında bilinçli bir şekilde Batı uygarlığının, genellikle, hep olumlu yönleri ön plana çıkartılmıştır. Oysa Batı uygarlığının
Reklam
Parayı Dünyanın Tanrısı Yapan Bir Uygarlık Olarak Batı Uygarlığı
Batı uygarlığı, paraya merkeze alan bir uygarlıktır. Batı uygarlığında para, her şeyin belirleyicisi olmuştur. Batı dünyasında para, insanî ve doğal olan her şeyi bozmuştur. Para, insan ilişkilerinde etkili bir unsur konumuna gelmiştir. Hatta aile içi ilişkilerde bile para önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Engels, Batı uygarlığında paranın gündelik hayatta ve insanlar arası ilişkilerde başat hale gelmesi sürecini, kapitalizmin doğuşuyla temellendirmiştir. Engels'e göre, kapitalizmi inşa eden ve gelişmesine kaynaklık eden modern sanayi, Amerika'nın keşfiyle hazırlanan dünya pazarını yaratmıştır. Dünya pazarı ise, ticarete, gemiciliğe ve kara ulaştırmacılığına ciddi bir gelişme kazandırmıştır. Bu gelişme, aynı zamanda, sanayinin yayılmasını etkilemiştir. Sanayinin, ticaretin, gemiciliğin ve demiryollarının gelişmesiyle birlikte kapitalizmin aktörü olan burjuvazi de palazlanmış, sermayesini arttırmış ve feodalizmden kalma bütün sosyal sınıfları geri plana itmiştir. Burjuvazi, Avrupa'da üstünlüğü ele geçirdiği her yerde, bütün feodal, ataerkil ve pastoral ilişkilere son vermiştir. Yer aldığı toplumda, yani kapitalist toplumda, çoğunluk üzerindeki egemenliğini sürekli olarak arttıran burjuvazi, insanı doğal efendilerine bağlayan çok çeşitli feodal bağları acımasızca koparmış, insan ile insan arasında çıplak çıkardan ve katı nakit ödemeden başka hiçbir şey bırakmamıştır.
Sayfa 205 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Batı Barbarlığı Kitabı İçerisinde Başka Bir Değerli Alıntı :)
Engels, Büyük Britanya’nın emekçi sınıflarına şöyle seslenmiştir: “Şirketten, ziyafetlerden, orta-sınıfın Porto şarabından ve şampanyasından vazgeçtim; boş zamanlarımın neredeyse tamamını sadece emekçilerle ilişkiye adadım. Böyle yaptığım için hem mutluyum, hem gururluyum. Mutluyum, çünkü öyle yaptığım için, yaşamın gerçeklerine ilişkin bilgiler derlediğim çok hoş saatler geçirdim. Öyle yapmasaydım o saatler, protokol konuşmalarıyla ve moda konular üzerinde çene çalmakla boşa gidecekti; gururluyum, çünkü bütün hatalarına ve bütün dezavantajlı durumlarına karşın yine de İngiliz para-babaları dışındaki herkesin saygısını kazanan insanların suçlanan ve ezilen sınıfına hakkını teslim etme fırsatı elde ettim; gururluyum, çünkü sizin egemen orta-sınıflarınızın, vahşice bencil politikasının ve genel davranışının zorunlu sonucu olarak Kıta Avrupası'nda İngilizlere karşı taşınan küçük görme duygusunu önleyebilecek bir konuma ulaştım. Aynı zamanda, orta-sınıfı, karşıtlarınızı, gözleme firsatını da bol bol buldum ve kısa sürede şu yargıya vardım ki, onlardan herhangi bir destek beklememekte haklıydınız, tepeden tırnağa haklıydınız"
Sayfa 20 - Sol Yayınları , Ankara 1997
Cehennem Olarak Batı Uygarlığı
Schopenhauer'a göre, dünya, büyük bir enkaz yığını haline gelmiştir. İşte, bu yüzden, kısa ömürlü insan hayatını bu enkazdan kurtarmak gerekir. Kendi deyişiyle, "insan hayatı o kadar kısa, gelip geçici ve her daim açık pençeleriyle kendilerini bekleyen unutulma ejderi tarafından yutulacak o kadar çok insan tarafından paylaşılmaktadır ki bundan bir şeyi çekip almak, yani en ilginç ve önemli şeylerin, belli başlı olayların ve seçkin kimselerin hatırasını genel dünya enkazından kurtarmak elbette övgüye değer bir çabadır." Sözün kısası, Schopenhauer, var olan dünyaya ve onun düzenine olumsuz yaklaşmış, dünyanın sefaletine sıkça gönderme yapmıştır. Schopenhauer, "şu dünyayı Tanrı yarattıysa, onun yerinde olmak istemem doğrusu. Çünkü dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar" demiştir. Schopenhauer, bu dünyayı iyi ya da dünyaların en iyisi saymanın sadece bir aptallık değil, aynı zamanda, bir küfür olduğunu bildirmiştir Schopenhauer, dünyanın gitgide bozulmasında, kötüleşmesinde, sefalet alanı olmasında, nihayetinde dünyanın bir cehenneme dönüşmesinde Batı uygarlığının rolüne atıf yapmıştır. Schopenhauer, Batı uygarlığının dünyayı yaşanılacak mutlu bir yere (cennete) çevirmediğini, aksine dünyayı acı ve ıstırap dolu bir mekân (cehennem) haline getirdiğini ileri sürmüştür.
Sayfa 106 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Engels’e Göre Komünizm ve Kapitalizm
Engels, komünizmin proletaryanın özgürleşmesi koşullarının öğretisi olduğuna vurgu yapmıştır. Engels, komünizmin burjuvazi ile proletarya arasındaki ayrıklığın üstünde ve ötesinde olduğunu, bütün sınıf karşıtlıklarını ortadan kaldırmak istediğini öne sürmüştür. Ona göre, komünizm, sadece proletaryanın sorunu değildir. Çünkü komünizm, özünde bir insanlık sorunudur. Sonuç olarak, Engels, Batı uygarlığının tarihinin sınıf kavgasına dayandığını, bu kavgada her dönemde çoğunluğun ezildiğini, azınlığın refah içinde yaşadığını, Batı uygarlığının çalışan sınıfların yoksullaşmasına ve büyük sefaletler içinde bulunmasına yol açtığını savunmuştur. Engels, Batı uygarlığının ezilen sınıfların emeklerinin sömürüsü üzerinden yükseldiğini, proletaryanın sefaleti üzerine inşa edildiğini, onun köleliğe dayandığını, sömürgeci olduğunu ve parayı tanrılaştırdığını ileri sürmüştür. Engels, emeğin tüm metaların değer ölçüsü olduğunu, bütün zenginliklerin insanın emeğinden meydan geldiğini, Batı uygarlığında, özellikle de kapitalist toplum aşamasında insanların emeklerinin karşılığını alamadıklarını ve sürekli olarak sömürüldüklerini belirtmiştir. Hatta Engels, insanların "kendi emeği üzerine kurulu özel mülkiyetin, zorunlu olarak, işçilerin mülksüzleştirilmeleri yönünde gelişmesi, buna karşılık bütün zenginliklerin giderek işçi olmayanların elinde toplanmasından dolayı şaşakaldıklarını" vurgulamıştır. Engels, Batı uygarlığının büyük bir sefalet ürettiğini belirtmiştir. Bu çerçevede, Engels, kapitalizmi bir kötülük olarak görmüştür.
Sayfa 217 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
27 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.