İnsan etrafına bakar (ve insan her zaman, düşlerde bile, görülebilir olanla çevrilidir) sonra etrafında bulunanları,koşullara göre,farklı farklı okur. Araba kullanmak bir tür okumaya yol açar; ağaç kesmek başka bir tür okumaya; bir arkadaşı beklemekse bir başkasına. Her etkinlik kendi okuma biçimini harekete geçirir.
Başka zamanlarda okuma, ya da okumayı oluşturan tercihler, bir amaca yöneltilmiş olmaktan çok, zaten gerçekleşmiş bir olayın sonucunda ortaya çıkarlar. Duygu ya da ruh hali okumayı harekete geçirir; bu şekilde okunan görünümler de ifade edici olur. Bu tür anlar edebiyatta sıklıkla betimlenmiştir; ancak bunlar edebiyatın değil, görülebilir olanın alanına aittirler.