Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

günlük/ hissiyat/ öylesine

Profil
Bugün başka birini hayatta tutabilmek için saatlerce çabalarken el parmak uçlarım su toplamış. Saatlerce ambu/cpr sonrasında, çatlamış, sonra da su toplamış. Bu hissi ilk kez yaşıyorum ve ne kadar normal dışı bir olay olduğunu idrak etmekte zorlanıyorum. Saatlerce, ölümle burun buruna. Ellerinde ayaklarında belinde can kalmamış vaziyette. Kafanın içi zonk zonk atıyor. Ama bir başkasına nefes vermeye çalışıyorsun, kalbini attırmaya çalışıyorsun. Bakın Allah bizim kalbimizi zorlanmadan yıllarca attırıyor, kendi kendine çalışan bir organizasyon kurmuş ve bu görevi akılsız doku parçalarına yüklemiş. Biz bugün, belki on kişi, bir kalbi attırıp bir çift akciğeri havalandıramadık. Yani denedik, saatlerce denedik, biz bittik ama o kalp atmadı. Durmuş bir kalbe kalp masajı yapmak bir grup insanın pert hale gelmesi demek, tecrübe ettik. Ama Allah bizim haberimiz dahi olmadan her an kalplerimizi attırıyor. Yahu subhanallah, Elhamdülilah, Allahuekber ya.
Koku ve Çağrışımlar
birkaç gündür kafamı meşgul eden bir mesele: eve gelen misafire koku ikram edilmesi. daha önceleri üzerine düşünmemiştim ama her zaman için çok beğendiğim bir geleneğimizdir. gelen misafir güler yüzle karşılanıyor, sohbet muhabbet ediliyor, yiyecek içecek ikramı yapılıyor, bir de güzel koku ikram ediliyor. bu çok ince bir düşünce. ben görüyorum ki
Reklam
bugün ihtiyar, tonton, ak pamuk gibi bir hastaya baktım, tam bir nineydi, hatta içimizden herhangi birinin ninesi bile olabilir:) yoğun bakımda çalışmasam fotoğrafını da çekerdim ama bizde yasak ne yazık ki. hacıymış, sabah odasına tanışma ve muayene için gittiğimde bana televizyondan hoca aç sohbet dinleyeyim dedi. dedi diyorsam da, trakeostomisi var, sesi çıkmıyor, işaretle anlaşıyoruz:) sonraki saatlerde müsait bir vaktimiz oldu, abdest aldırdık, uçları boncuk işlemeli beyaz yemenisini taktı, oturduğu yerden namazını kıldı:) yanında tesbihi yokmuş, benim de bileğimde hastanedeyken kullandığım tesbihim vardı otuzüçlü, onu verdim, bana da dua et demeyi ihmal etmedim tabii:) ev arkadaşıma da tembihledim çıkışa tesbih getir diye. akşam çıkarken onun tesbihini verdim, kendiminkini aldım, annene selam söyle diyor:) bir sürü de dua etti. yani o an benim bütün yorgunluk morgunluk geçti gitti tabi.. on numara bi gündü:) elhamdülillah
Mesela benim, hayatımın iplerini elimden kaçırdığım çok olur. Taceddin Dergahı önü. Yatsı ezanı vakti. Soğuk bir akşam.
Bu sabah geldi kardan aydınlık diye şiir yazmak kime nasip olacak acaba..
ankarada maneviyatı yüksek mekanların, hep tekin olmayan mahallelerin, sokakların arasında oluşu yalnızca şaka ya da rastlantı mı gerçekten? hacı bayrama gidiyorum, 500 metre aşağısında tuhaf görünümlü insanların olduğu, gezerken insanı tedirgin eden bir yerlere denk geliyorum ve hemen orayı terk etmek istiyorum. ahi şerafeddin camisine gidiyorum, caminin arka sokağı ankaranın mimlenmiş, en güvensiz mahallelerinden biri. yolda bir cami görüyorum girip iki rekat namaz kılacağım, sokağa bakıyorum, korkudan sokağa çekine çekine giriyorum. Mimar sinanın ankarada yaptığı tek caminin önüne sayısal loto bayisi açılmasının mantığını da aynı düzeyde sorguluyorum. aynı şekilde binaların bodrum katlarındaki camiler mesela... şimdiye kadar dört farklı şehirde ikamet ettim, başka başka birçok şehri gezdim. ama böyle tuhaflıkların bir arada olduğu başka bir şehirle hiç karşılaşmadım. inanılır gibi değil.
Reklam
içimdeki sızıya bir deva..
yarın nasip olursa meslek hayatımın ilk günü olacak. dualarınızı beklerim. hayırlı geceler:)
bugün ilk kez metroya bindim
bugünlerde güzel fotoğraf çekebilen bir arkadaşın elzem olduğuna inanıyorum
Reklam
toplanmak bana hiç bu kadar zor gelmemişti. daha önceleri toplanırken ağladığımı hiç bilmem mesela. bu kez tutamadım ama. gönlümde hep aynı dua, “hayırlara vesile kıl Allahım” kaç kez tekrarladım bilmiyorum. odamdaki askılığa götürmeyeceğim bir iki eşyamı astım, halbuki buradayken hep kullanırım, ama artık lazım olmayacaklar. annem ben gittikten sonra odama girince göz yaşlarını tutamayacak biliyorum. bu kez ben de tutamadım. babamla girdiğimiz basit tartışmaları her zaman özleyeceğim. çünkü bu bizim en güzel anlaşma yolumuz. ben sonra kısa süreliğine küserim ve babam hep gönlümü alır. sanırım kalbim en çok babama kırık, ama gönlümü babamdan daha güzel alabilecek hiç kimseyi tanımıyorum. pek sarılamıyorum ama sarıldığında bana canı gönülden sarıldığını biliyorum, bu beni mutlu ediyor. bu ev benim için bir inziva, tecrit, düşünme mekanı. buradayken hep çok düşünürüm, boş vaktim çok oluyor çünkü. ama insan bu tecrit mekanına da alışıyor, ayrılmak zor geliyor bir zaman sonra. bugün bahçeden dönerken annemin gözünün eskisi kadar iyi görmediğini fark ettim. kendimi onun yerine koydum. her gün bir şeylerden ayrılıyoruz. bir becerimiz eksiliyor. bir gün dünyadan da ayrılacağız. ölüme hazırlanmam gerektiğini düşündüm o sıra. hazırlanmak için ne kadar erken o kadar iyi. ayrılık diyordum, nasip olursa yarın bu evden ayrılıp yeni evime gideceğim. tuhaf bir his. ben hiç başka bir evde yaşamadım. yani evim olan evden başka bir evde. güzel bir tecrübe olur inşallah. neyse sözü çok uzattım. dua ile bitireyim. hayırlara vesile kıl Allahım.