Iza'nın Şarkısı empati kurmak üzerine yazılmış bir eser diyebiliriz. Öncelikle kitabın orijinal adı Pilatus. Peki kimdir Pilatus? İstemeyerek de olsa üzerindeki baskılara dayanamayarak Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesine karar veren vali. Hz. İsa’nın masum olduğunu halka ikna etmeye çalıştı hatta bu sırada tarihin en
2023 yılında okuduğum kitapların neredeyse hepsini beğendim.
Gün Ortasında Karanlık da beğendiğim kitaplar listesine girdi. Gerçekten de çok iyi bir hapishane romanı veya politik bir roman da diyebiliriz.
Öncelikle kitabın yazarı
Arthur Koestler ’den bahsetmek istiyorum. Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Macaristan’da doğdu. Alman Komünist Partisine üye oldu daha
daha yıl sonuna çok varken diyebilirim ki 2023te okuduğum en iyi kitap budur. macar edebiyatı'na çok aşina değilim, birkaç yazar haricinde okumuşluğum yoktur dolayısıyla agota kristof’la da bu yabancılıkta tanışmış oldum. ayriyeten bu tarz kitaplar için kullanılagelen bir tanım olduğunu öğrendim: yıkım edebiyatı. savaş zamanı yazılan büyük
Belki de düşlerindeki kişi benim ... ya da ben onu düşlüyorum ... insan neden böyle bir yakınlığa gerek duyar? Böylesine hayal kırıklığına uğratan bir ayna neye yarar?
Sayfa 16 - Egy Nö. Telos Yayıncılık, Birinci Basım Ekim 2017, [ISBN: 975-545094-7]Kitabı okudu
Bu yıl okuduklarım arasında sevdiğim kitaplar arasına giren etkileyici metinlerden biriydi benim için bu eser.
Evli bir çift ve hayatlarına dahil olan ve değiştiren hizmetçi Judit. Kitap üç karaktere verilen üç bölümden oluşuyor. Her bölümde aynı olayın her birinin kendi dünyasında meydana getirdiği duygusal değişimleri, öncesi, sonrası, hayatlarının ne yöne evrildiği, sebepleri ve sonuçlarını kendi ağızlarından okumak çok keyifliydi. Kitabın genelinde bir yalnızlık havası vardı. Okurken dikkatimi çeken nokta özellikle Judit'in yaptığı tahlillerde -ki benim de kitapta en sevdiğim bölüm- daha çok vurgulandığını düşündüğüm sınıf farklılıkları konusuydu.
Keyifli okumalar...
Yavru Ceylan ile tanıyıp çok sevdiğim yazarın okuduğum ikinci kitabı. Önce bunu okusam peşinden yeniden bir Szabo okumak istemezdim sanırım, biraz daha zayıf kalmış. Szabo okurken hissettiğim duyguyu bu kitapla birlikte hüzün olarak tanımladım.
Başında yine kim kimdi, ne okuyoruz karmaşasıyla başlıyoruz okumaya. Hatta ufak bir kağıda karakterleri ve aralarındaki bağı not ettim. Savaşın çirkin yüzünü yine duygu sömürüsü yapmadan gösteriyor. Savaşın aldıklarını, değiştirdiklerini çok sıradan çok günlük detaylarla gösteriyor bize. Hatta belki biraz çocukların gözünden...
Çok ağır bir kitap bu arada neden bilmiyorum okuması kolay olmadı. Sonlara doğru da konu tamamen dağıldı özellikle son bölümü hiç anlayamadım. Top oynayan çocuklar, Balint ile kahve içen Henriett, kitabın sonundaki minik kız... bunlar metaforsa bilen aydınlatsın.
Bir de sanırım Blanka'dan daha fazla söz etsin istedim kitabın sonuna geldiğimizde.
Kendi ülkesinin tarihini ve ülkesini harika anlatan bir yazar Szabo, kalkıp Budapeşte'yi gezmek, Tuna nehrini izlemek istedim okurken.
Iza'nın Şarkısı ve Kapı ile Szabo okumalarına devam etmeyi düşünüyorum.
Katalin SokağıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 2022442 okunma