MevlânaHazretleri, Mesnevi-i Şerîf'inde şunları söylemektedir:
«Ey Hak yolunun yolcusu! Senin bedenin ve hâllerin bir mektup gibidir; ona dikkatle bak! Pâdişaha (yâni Hakk'a) layık olup olmadığını anla da, onu, ondan sonra yerine gönder!
Bir köşeye çekil, kendini sorgula; mektubu, yani kendini, iç dünyanı aç da oku bakalım! İçindeki hislerine hâller. Rabbine lâyık mıdır? Eğer o mektuptaki yazıı(senin bedenindeki huylar) velîlere lâyık değilse, o mektubu parçala, yırt at da, (kendini islah edip) baska birmektup yazma çâresini ara!
Ey Rüzgar !
Daha yavaş es,
Çünkü güzel kokuyorsun.
Bu Gönül işidir Kafa işi değil.
Sana dilsiz, dudaksız sözler söyleyeceğim
Bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim
Bu sözleri sana, herkesin içinde söyleyeceğim,
Ama senden başka kimse duymayacak,
Kimse anlamayacak.
Şimdi sorarım sana,
Hangi aşk daha büyüktür ?
Anlatılarak dile düşen mi,
Anlatılmayıp yürek deşen mi?