Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Telli sazdır bunun adı Ne ayet dinler ne kadı Bunu çalan anlar kendi Şeytan bunun neresinde ... Dertli gibi sarıksızdır Ayağı da çarıksızdır Boynuzu yok kuyruksuzdur Şeytan bunun neresinde Dertli (1772-1845)
Sayfa 149Kitabı okudu
Gel ey dilber kan eyleme Seni kandan sakınırım Doğan aydan esen yelden Seni günden sakınırım ... Der ki Ömer ben bir merdim Tazelendi eski derdim Sen bir kuzu ben bir kurdum Seni benden sakınırım Aşık Ömer (1621-1707)
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
Ala gözlüm yıktın benim evimi Eğlen şu diyarda kal diye diye Viran ettin bahçem ile bağımı Tomurcuk güllerim al diye diye ... Karacaoğlan der ki n'eyleyip n'etmek Bir fikrim var şu sılayı terketmek Yıkıl git diyorsun kolay mı gitmek Sen getirdin beni gel diye diye Karacaoğlan (1606-1679 ?)
Sayfa 145Kitabı okudu
Bizim illerin beyleri Yakar kandili kandili İçip arslana dönerler Kadeh döndürü döndürü ... Köroğlu der ki, karıdım İhtiyar oldum çürüdüm At yoruldu ben yoruldum Güzel bindiri bindiri Köroğlu (16. yy)
Sayfa 143Kitabı okudu
Ozanlar anlaşılsın diye yazmazlar
"... Bir zamanlar bir ozan 'Bütün evren bir şarap bardağındadır,' demişti. Bunu hangi duygu içinde söylemek istediğini belki hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz çünkü ozanlar anlaşılsın diye yazmazlar..."
Sayfa 96 - Evrim YayıneviKitabı okudu
"Büyük ozan, yalnız öz gerçeğinden beslenir."
Reklam
Masanın üzerinde duran bir şarap kâsesinin etrafında dört ozan oturuyordu. İlk ozan dedi ki, "Galiba üçüncü gözümle bu içkinin kokusunun sihirli bir ormandaki kuş sürüleri gibi boşlukta kaybolduğunu gördüm." İkinci ozan başını kaldırıp dedi ki, "İç kulağımla sis kuşlarının şarkısını duyabiliyorum. Ve beyaz gülün arıyı taç yaprakları arasında tutması gibi bu ezgi de gönlümü sarıyor." Üçüncü ozan gözlerini yumdu ve kollarını yukarıya kaldırarak dedi ki, "Onlara ellerimle dokunuyorum. Bir meleğin uykusunda ki nefesi gibi hissediyorum onların kanatlarını; parmaklarımı yalıyorlar." Sonra dördüncü ozan kalktı, kâseyi kaldırdı ve dedi ki, "Çok yazık dostlarım! Ben görmek, işitmek ve dokunmak konusunda çok yeteneksizim. Bu içkinin kokusunu göremiyorum, şarkısını işitemiyorum, kanatlarının vuruşunu hissedemiyorum. İçkiden başka bir şey görmüyorum. Bu yüzden şimdi onu içmeliyim ki, duyularımı keskinleştirsin ve beni sizin yüce makamınıza ulaştırsın." Ve kâseyi dudaklarına götürüp içkiyi son damlasına kadar içti. Bu durum karşısında ağızları açık kalan diğer üç ozan ona büyük bir şaşkınlıkla bakakaldılar, gözlerinde pek de şiirimsi olmayan bir susuzluk ve kin vardı.
Sayfa 85 - OzanlarKitabı okudu
Aşık Mahzuni hisli, duyusal bir halk ozanı.
Aşık Mahzuni Şerif... Halkın ozanı... Cahilden ve cahillikten başka hiçbir şeyden korkmayan...
DERTLİ -
1772 yılında Bolu’nun Şahnalar köyünde doğmuştur. Çobandır. Topraklarını bir ağa ellerinden alınca sazını alıp gurbete çıkmış, çok yer dolaşmıştır. 1845’te Ankara’da ölmüştür.
ÂŞIK VELİ -
Sıvasın Şarkışla ilçesinin İğdecik köyündendir. 19. yüzyıl şairlerindendir. Yaşamı üstüne çok bilgi yoktur. Şiirlerinin büyük bir çoğunluğu bulunmamıştır.
29 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.