Daha gençsin. Daha gençsin.” Bu sözü, bana ilk defa söylüyorlardı. Daha daha… Ne korkunç edattı bu! Biraz sonra, bunun yerine “henüz” kullanılmaya başlanacaktı. “Henüz ihtiyarlamamışsın. Henüz o kadar ihtiyar değişsin.” denilecekti.
Nasıl diyeyim...
İçinde yaşadığımız ev gibi olmalı,
Vatan GİBİ olmalı, ona alışmalıyız, bağlanmalıyız, köşesini bucağını gayet iyi tanımalıyız,
HER NOKTASINA HATIRALARIMIZ KARIŞMALI.. değil mi?
“Ancak “izm”siz düşünebildiği gün insan zekasının hürriyetinden ve genişliğinden bahsedilebilir. Kafamızın zinciri bu “izm”dir: Sistemcilik ve nazariyeciliktir.”
“O halde nereye gidiyoruz? Tereddüt. İnsanlık 1918’den sonraki kadar hiçbir zaman tereddüt etmemiştir, bu muhakkak; fakat muharrir de büyük harbin sarsıntısını yıkılış zanneden imansızlardandır. Hayır. Büyük harpten sonra dünya bir ağaç gibi silkelenmeye başladı. Bu sarsıntıya mukavemet edemeyen müstehase kıymetler, birer çürük yemiş gibi sapır sapır dökülecekler; anarşiye istinat eden bütün aykırı yeni sanat şekilleri ve anarşi içinde kalan bütün zekalar da beraber gidecek.”