Malum ola ki, salavat-ı şerifenin faziletlerinin, faydalarının, mükafat ve sevaplarının zahiri ve manevi olarak meydana getirdiği netice ve kazançlar sayısızdır ve akılların kavrama gücü bunu tam olarak kavramaya yetmez.
Hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Bana salât ettiğinizde, salâtınızı en güzel bir şekilde ve kalp huzuru ile getiriniz. Zira sizlerin bu salât ve selâmı, bana kendi isimleriniz ile babanızın, ecdadınızın isimleriyle arz olunur.”
Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme salât getirmek, yakınlığa ve kabul edilmeye vesile olur.
Bir defa Süfyan'üs - Sevrî, Harem-i Serifi tavaf ederken her adım başında Peygamberimize (S.A.S.) salâtü selâm getiren bir adam görür, der ki: «Behey
adam! Sen tesbih ve tehlili bırakmışsın, kendini tamamen Peygamber'imize salât-
ü selâm getirmeye vermişsin, bu husûsda bir bildiğin mi var?» dedim.
Bana «Allah (C.C) günahını
Peygamber'imiz (S.A.S.) şöyle buyuruyor:
— Bana getirilen selât-ü selâm, sırat köprüsü üzerinde ışıktır, cuma günü seksen
kere selât-ü selâm getiren kimsenin geçmiş seksen yıllık günahı affedilir» der.
Kadının biri Hasan el-Basrî'ye (rehimehullahu) gelir, «genç bir kızım vardı, öldü,
onu rüyamda görmek istiyorum, onu rüyada görmemi sağlayacak bir dua
öğretesin diye sana geldim» der.
Hasan el-Basrî (rehimehullahu) da kadının arzusunu yerine getirir. Kadın kızını
rüyasında görür ki, aman Allah'ım! Üzerinde katrandan bir elbise, boynuna
bukağu ve ayaklarına prangalar vurulmuş.
Durumu Hasan el-Basrî'ye bildirir, veli de bu hale üzülür.
Aradan zaman geçer, bu defa kızı rüyasında Hasan el-Basrî görür. Kız cennettedir
ve başı taçlıdır. Kız «Veli»ye «beni hatırladın mı? Ben sana gelerek şöyle şöyle
ricada bulunan kadının kızıyım» der.
Hasan el-Basrî «seni gördüğüm duruma getiren sebep nedir» diye sorar. Kız şu
cevabı verir, «Adamın biri bizim mezarlığın yanından geçerken Peygamber'imize
(S.A.S.) bir defa selât-ü selâm getirdi, mezarlıkta azâb çeken beşyüz elli ölü
vardık. O adamın selât-selâmı sayesinde —bunlardan azabı kaldırın— diye emir
geldi.»
"Vücudun selameti az yemekte,ruhun selâmeti az günah işlemekte ve dinin selâmeti de varlıkların en hayırlısı (Peygamberimize) salât-ü selâm getirmektir."
Abdullah bin Mesut Hazretlerinden rivâyet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:
“Kıyâmet günü insanların bana en yakın olanı, bana en çok salât ü selâm getirenidir.”
(Tirmizî, Vitir, 21/484)